Pages

Thursday, July 30, 2015

Uluslararası Enerji Konferanslarında yerli konuşmacı hakları


İstanbul'da lüks mekanlarda düzenlenen çok sayıda "Uluslararası Enerji Konferansı" duyuruları yıl içinde bana bir şekilde geliyor. Piyasa çalışanlarını davet ediyorlar, yerli konuşmacılara çoğu zaman para ödemiyorlar. 1-2 yabancı konuşmacıyı çağırıyorlar. Onlara "business" gidiş- dönüş uçak bileti ve konferans otelinde konaklama sağlıyorlar. Yabancı konuşmacı için pazarlığa bağlı 1000-5000-10,000 ABD Doları para ödüyorlar. Yabancı konuşmacı, dinleyicileri küçümser havada, cilalı süslü bir İngilizce ile, daha önce belki bin kere yaptığı içi boş sunumu tekrarlıyor. "Biz böyle yaptık, yapıyoruz, siz de aynısını yapın", diyor. Bizim uygulama ortamımız ile onlarınki çok farklı, olmuyor.

Bizim yerli konuşmacılarımız, en az yabancılar kadar iyi. Yerli piyasayı, bizim mevzuatı, yerli uygulamaları, bizim bürokrasiyi daha iyi bildikleri için çok daha faydalı bilgiler verebiliyorlar, ancak bütün bu değerli bilgiler için para almıyorlar, alamıyorlar. Organizatör şirket, "Üste bir de para mı vereceğiz, senin kişisel reklamını yaptık ya, daha neler?" diyor. Şirket reklamı yapanlar zaten sunumlarında bu durumu saklamıyorlar ve zaten para istemiyorlar, üstelik konferansa sponsor oluyorlar, üste para veriyorlar.

Yetkili üst düzey siyasi irade, ilk gün gelip açılışa katılıyor, kurdele kesiyor, çoğunlukla ezberden standart bir konuşma yapıyor ve ayrılıyor. Üst düzey siyasi irade gelince, mutlaka ona bağlı üst düzey bürokratların konferansa katılması bekleniyor. Aynı kurumun üst düzey bürokratları gelen daveti hemen kabul ediyorlar, harcamalar için zaten devlet onlara harcırah ödüyor. Onlar için bir değişiklik oluyor. Onaydan geçmiş bir eski sunumu -ana bilgiler içeren konuşmayı yapıp hemen ayrılıyorlar.

Bakanlıktan, denetleme kurulundan, yetkili kurumlardan yeni ayrılmış eski üst düzey bürokratlar, eğer davet alırlarsa mutlaka konferansa katılıyorlar. Bu sayede yeni iş bulmayı ümit ediyorlar. Büyük özel şirketlerin üst düzey kadrolarından yeni ayrılmış yaşlı profesyoneller, bu tip toplantıları kendileri için yeni iş fırsatları olarak görüyorlar.

Organizator firma, katılımcı veya dinleyici başına 500-1000 ABD dolar alıyor. Konuşmacıdan bile para almaya kalkanları gördüm. Çoğunlukla konuşmacılardan konferans ücreti alınmaz, ama "Tutturabilirsem", diye isteyeni gördüm. Bütün bunlar doğru değil. Bill Clinton konuşma başına 200,000 ABD Doları alıyor. En son İsveç konuşması için 600,000 Euro alacağı basında yer aldı. Amerika'da standart bir uzman davetli konuşmacı 20,000- 40,000 ABD Doları ücret alıyor.

Bizim tavır almamız lazım. Bana gelen davetlere standart cevap veriyorum,
"Thank you for your invitation to public speaking on energy issues in our environment, I expect the organizer company to pay my business class return plane ticket, pay my accommodation in conference hotel plus pay a reasonable fee for my presentation."

Yani, "Konferansınıza konuşmacı olarak katılırım ama, benim seyahat ve konaklama masraflarımı karşılamanız, ayrıca bana makul bir ücret ödemeniz lazım." Ödeyen varmı? Tek tük var, ama ödemedikleri zaman daveti kaçırdığım için hiç üzülmüyorum. Zaten bu işler kısmet, davet gelir iptal edilir, "Niye iptal edildi?" diye sormak abestir. İptal edilmiş ise edilmiştir, bir sonrakine bakarsınız.

CNN, BBC gibi kurumlar özel uzmanlık dalında ekrana çıkan uzmanlara daha sonra para ödüyorlar. İyi bir açıklama yapmış iseniz ve izleyicilerden güzel yorumlar almış iseniz, daha sonra kurum sizi arıyor, banka hesabınızı istiyor, sonra bu hesaba makul bir para gönderiyor. Bizde bu durumun muhasebeleştirilmesi zor, para vermemek daha kolay. Sonra ne oluyor? Ortalık bilmeyenlerle doluyor.

TV haber programlarına davet çok, ama programcı her konuşmanıza 50 saniyede bir, saçma sapan bir soruyla dalıyor, siz anlattığınızı unutuyorsunuz. Programa çıkmamamak daha iyi.

Konferanslarda aksine özel bir uyarı olmadıkça ses ve görüntü kayıdı yapabilirsiniz, bu kayıtları yakınlarınızla arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz, adı üstünde "public speaking", yani "kamuya açık konuşma", yani herkes kayıt yapabilir, yazılı not tutabilir.
ODTÜ Mezunlar Derneği konferans salonunda yaptığımız paneller böyledir, başta konuşmacıdan izin alırız, izin vermezse zaten onu konuşturmayız. Kapalı toplantılardaki konuşmalar bizde "Chatham house" kurallarına tabidir, yani verilen bilgi kullanılabilir, fakat referans verilemez, isim verilemez.

Benim yaş gurubumda artık kişisel reklama, tanıtıma ihtiyacımız yok, neysek oyuz, bizi bilen zaten biliyor. Hepimiz dik durur bu ön şartları istersek, hakkımız olan ödemeyi alırız. Bunları öğrenip konferans organizatörlüğüne geçiş yapanlar olabilir, ama piyasa doydu. Bundan sonra konferans sektöründe daha fazla iş imkanı sınırlı görünüyor.


Üniversitelerin ve meslek odalarının düzenledikleri toplantılara konuşmacı daveti geldiğinde katılmak bir görevdir, bunlarda bir para beklentisi olmaz, olamaz. 2015-08-30 Ankara

No comments:

Post a Comment