Pages

Wednesday, April 15, 2015

Yeni Enerji Bakanımızı nasıl seçelim?

Değerli Okurlarım,


Enerji bakanının mühendis, Sağlık bakanının doktor, Adalet bakanının hukuk mezunu, Kültür bakanının sanatçı, vb., olması gerekmediğini düşünebilirsiniz. Hatta olmaması daha iyidir, diyebilirsiniz. Bu görevler yönetim görevleri olduğundan, bakanın iyi yönetici olması ve teknik kadrosuna bilgili kişileri toplayıp, onlara işi yürütme yetkisi vermesi daha uygundur, şeklinde düşünebilirsiniz. Bu sayede hem teknik konular ehil teknik adamlar tarafından yürütülecek, hem de teknik ehliyeti siyasi tercih ve vaziyete intisab etme yeteneği sayesinde bu göreve gelmiş kişilerin, 'Ben bu işi bilirim' havasına girip, işleri batırmasına engel olunacaktır, düşüncesi var.

Bu düşünce şekli Enerji için doğru değildir. Geçmiş uygulamalardan gördük ki, Enerji Bakanı mutlaka Mühendis olmalıdır. Santral görmüş, işletmiş, yatırımında çalışmış olmalı. Tercihen iyi yabancı dil- İngilizce bilmeli. Ayrıca Rusça/ Fransızca/ Arapça bilse iyi olur. Uluslararası ilişkiler, Milletler Hukuku konularında yüksek lisans/ doktora yapmış olsa daha da iyi olur. En önemlisi, Lisans döneminde Termodinamik dersi almış, bu dersten en üst notu hak etmiş olmalı- derim.

Enerji Bakanımız 3-dönem kuralı nedeniyle 7-Haziran 2015 genel seçimlerine katılamayacak. Meslekten Elektrik Mühendisi olan bakanımızın teknik konulara olan yakınlığını hep taktirle karşıladım. Göreve geldiğinde kendisiyle yüzyüze yaptığımız kamuya açık bir toplantıda, "Üniversite eğitiminiz sırasında Termodinamik dersi aldınız mı?" sorusunu yönetmiştim. Cevabı," Evet aldım, hem de bu konuda İTÜ'nün gelmiş geçmiş en önemli hocasından aldım", oldu. Çok memnun oldum.

Saydığım teknik öğrenim özellikleri eskiden Bakanlarda olmazdı. Bu özellikler Müsteşar’da olurdu. Bizim sistemimiz böyle kurulmuştu. Eskiden Bakanlar değişir, ama Müsteşarlar hiç değişmezdi. Müsteşar’lar partili olmazdı. Müsteşarlar, Bakanlığın hafızası ve beyniydi.. Müsteşar, Partinin değil Devletin adamı olurdu. Bakanlar gelir- gider, ama Müsteşarlar kolay kolay değişmezlerdi. Politikacı Bakanlar, Müsteşarlarına Bakanlıkla ilgili siyasi tercihlerini söylerler ve gerisine karışmazlardı. Gerisini kuralına kaidesine göre Müsteşarlar düzenlerlerdi. Şimdi gelen Bakan bir süre sonra, geldiği Bakanlıkla ilgili herşeyi öğrenmek istiyor. Bakan bu işin hem siyasetini yapıyor, hem de eğer eğitimi yetiyorsa gerekli insiyatifleri de alıyor. Bu durum sadece bizde değil, her yerde böyle. Kamu- bürokratlar, meslekten olmayan bakan tercih ederler, ama bu durum piyasalar için iyi değildir.

ABD Enerji bakanı (Secretary of Energy) atamaları da bizim evreleri geçirmiş. Önceleri hep hukukçu politikacılar atanmış. Şimdilerde hep bilim adamları, politika dışından atanıyorlar. ABD'nin önceki Enerji Sekreteri (Bakanı) Steven Chu, Nobel ödülü almış Stanford üniversitesi Fizik profesörü idi. Şimdiki Dr. Ernest Moniz, MIT Enerji Enstitüsü profesörü.

Almanya'da Ekonomi ve Enerji'den sorumlu Federal Bakan Sigmar Gabriel, aynı zamanda koalisyon ortağı SPD partisinin başkanı ve meslek olarak Gramer School (ilkokul) öğretmeni. Koalisyon ortağı olarak atanmış. Öte yandan Şansölye Angela Merkel'in termodinamik hesaplamaları esas alan "Quantum Chemistry" doktora çalışması var. Bizim başbakanımızın termodinamik altyapılı bir doktora çalışması durumunu düşünebiliyormusunuz?

Bir Mühendisin Sağlık veya Adalet bakanı olduğu haller herhalde çok çok özel durumlardır. Böyle bir atama alan kişinin görevde başarılı olması beklenmez. Finansman eğitimi almamış bir hukukçuyu, bir tıp doktorunu, Merkez Bankası başkanı yaparmısınız? Hayır. Çünkü konuyu detaylı bilmez, bilemez. Ama ülkemizde herkes Enerji Bakanı olabilir. Özellikle Mülkiye, Hukuk mezunları Enerji Bakanı olabilirler/ geçmişte oldular- Hiç kimse çıkıp "Neden?" diye sormadı. Mülkiye mezunları ETKB Bakanı oldular. Bakanlık dönemlerinde çok şey öğrendiler. Ama enerji konularına katkıları sınırlıydı.

Üniversitelerimizde Termodinamik dersi Makina- Kimya- Metalurji- Çevre mühendisliği bölümlerinde zorunlu olarak alınır. Elektrik Elektronik bölümü öğrencileri bu dersi seçmeli olarak isterlerse alırlar. Çok zor ders olduğu sanılır, aslında günü gününe çalışan, ödevlerini aksatmayan, tüm derslere giden ve her gün planlı, sistemli bir şekilde çalışan öğrenci için hiç de zor gelmez. Zaten dersi günü gününe çalışmayan, çalışmayı son güne, imtihan günü öncesine bırakan öğrenci hiçbir derste başarılı olamaz.

Termodinamik dersini lisans eğitimi süresince almayanlar, Enerjiden sorumlu kamu görevi almamalılar. Enerjiden sorumlu kamu görevleri okul değildir. Eğer bir siyasetçi enerjiden sorumlu olacak ise bu konuda yeterli lisans eğitimini önceden almış olmalıdır.

Her yeni geleni, bizler piyasa olarak, kamu personeli olarak yeniden eğitmek, onlara “Volt” ile “Watt” kavramını yeniden anlatmak, “terravolt” diye bir şeyin olmadığını, “MegaByte” kavramının “Mega-watt” olmadığını anlatmak zorunda kalmamalıyız. Termik santral ile yenilenebilir enerji arasındaki farkı, Kyoto (çevre) kriterlerini tekrar tekrar öğretmek zorunda olmamalıyız. Stadyum ”tribünü” ile buhar “türbini” aynı şeyler değildir.

ÇED gereğini, muafiyetlerin zararlarını, çevre hassasiyetini bu göreve gelmeden önce bilmeli kabul etmeli. Politik kararlar alırken çevreyi gözardı etmemeli. Rüzgar ve güneş enerjisinin baz güç kaynağı olamayacağını, kesintili üretim yaptıklarını, yeni ve pahalı yüksek gerilim iletim hatları yatırımlarına, kapasite dengelemesi için yeni ve pahalı “Pompalamalı Hidro Elektrik Santrali (PHES)” kapasitelerine ihtiyaç olduğunu, bu tip elektrik üretiminin günümüz piyasasında hiç de ucuz olmadığını bilmeliyiz.

Nükleer santrallerin aslında termik santral olduğunu, Türkiye'nin son 50 yılda hiçbir termik santrali kendisinin yapmadığını, yapamadığını, yerli tasarımın- yerli imalatın hep engellendiğini, örselendiğini, yerli finansman bulamadığını, mevcut eskimiş, emre amadeliği çok düşmüş termik santrallerin eski teknolojiye sahip ancak kendi finansman kaynaklarıyla desteklenen Doğu Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerinin devlet / Eximbank destekli firmaları tarafından yapıldığını bilmeliyiz.

Küresel ısınmayı, ÇED normlarını, termik santrallerin tarım, orman, sit, turizm bölgelerinde yapılmaması gerektiğini bilmeliyiz. “Rüzgâr – güneş bize yeter”- “Nükleer santral tüm sorunlarımızı çözer, yapımına 1970'lerde başlasaydık şimdi kendimiz yapıyorduk”- “Türkiye'de petrol var ama yabancılar çıkarılmasını engelliyor”, “Kaya gazı (Shale Gas) rezervlerimiz ile enerji sorunlarımızı önümüzdeki 5-yıl içinde çözeceğiz”, “Karadeniz'de petrol bulduk”, "Teşvik olmazsa yatırım olmaz" gibi basmakalıp slogan cümlelerin doğru olmayan şehir efsaneleri olduğunu kabul etmeliyiz.

Fosil yakıt yakan Termik santrallerimizi, temel tasarımı dahil tümüyle kendimiz yapabilir olmalıyız. İşsizlikten şikayet ederken, termik santrallerimizi Uzakdoğulu asker/ mahkum/ meslekten olmayan acemi işçilere yaptırmamalıyız. Her ülkenin mühendisleri kendi yerli yakıtlarına uyumlu termik santrallerinin temel ve detay tasarımlarını kendileri yapar. Yerli üretir, yerli personel ile yerinde montaj yapar.

İncelenen her bir ÇED raporu içinde yerel istihdam yaratılacağı anlatılıyor. ÇED raporunu alana kadar bazı yatırımcılar her şeyi sözde taahhüt ediyorlar. ÇED raporu alındıktan sonra verdikleri sözleri unutuyorlar. Sadece bizde değil, dünyanın her yerinde unutuyorlar. Yatırım süresince ve yatırım sonrasında devamlı kontrol edecek bir kontrol mekanizması bizde nerdeyse yok. Olumlu ÇED raporu için politik baskı da zaman zaman devreye giriyor. Enerji konusunu bilen/ bilmeyen, yeterli kadrosu olan/ olmayan bu kadar çok firmaya, cari açığımızı daha da açan- büyüten, doğalgaz/ ithal fosil yakıt/ ithal kömür yakacak termik santral yapma lisansını nasıl veriyoruz? Bu işin bir sonu- sınırı olmalı.

Ekonomik politika içinde Enerji konuları ciddi iştir. Hayati konulardır. Enerji yatırımları, enerji çalışmaları, petrol, boru hatları, yerli kömür, yerli yakıt kaynakları, kredilendirme, finans bulma konuları çok ciddi işlerdir. Bilgili, iyi eğitimli, tecrübeli yerli kadrolar ister. Sonradan olmaz.


Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.



2015-04-15

No comments:

Post a Comment