Pages

Saturday, March 14, 2015

Vincenzo Bellini'den "I Puritani" operası Ankara sahnesinde


Değerli Okurlarım,

Bu anlaşılmaz karmakarışık ortamda, opera ve klasik müzik herhalde bizler için en iyi ilgi - meşguliyet konuları olacak. Günlük olaylara, siyasete, politikaya biraz "ilgisiz (indifferent)" kalın, mesafeli olun, kendinize detox yapın, polemikleri atışmaları fazla dinlemeyin izlemeyin. Başkan Obama da öyle yapıyor, bakın kontrol edemediği olaylar karşısında ne kadar ilgisiz.

Klasik müzik ve opera dinleyin, inanın hayat sizin için daha güzel geçecek. Tatsız olayların hepsi geçer gider, dert etmeyin, bu ülke geçmişte neler neler gördü.

Ankara operasında 7- Şubat 2015 cumartesi akşamı başlamaya az kala bir üniversiteli genç ürkek bir yüz ifadesiyle yanımdaki koltuğa oturdu. Bana fısıltıyla sordu, "Konuyu biliyormusunuz? Az önce tiyatrodan çıktım, operanın önünden geçerken merak ettim, bilet buldum girdim. İlk defa opera seyredeceğim". Ona kısaca operanın konusunu anlattım. İtalyan "belcanto" (güzel şarkı) tarzında baştan sona harika şarkı - ve melodilerle yapılandırıldığını, bu yüzden sanatçılar için çok zor- ama dinleyiciler için büyük keyif dolu olduğunu, tüm rollerin, koronun orkestranın çok iyi performans gösterdiklerini söyledim.

Opera 21 -Şubat 2015 cumartesi Premier (ilk sahneleme) ile başladı. Bu opera bir aşk hikayesi, olay 1640 yıllarında Ingiltere iç savaşı- Cromwell döneminde geçiyor, sonu güzel bitiyor. Bellini bu operayı 1835 yılında yazmış. İstanbul'da ilk defa 1846'da bir gezici İtalyan opera gurubu tarafından sahnelendirilmiş. Sonra bugüne kadar başka hiç sahnelenme bizde yapılmamış., yapılamamış. Neden? Çünkü sanatçılar açısından seslendirilmesi çok zor. Özellikle uzun yorucu lirik Elvira ve Arturo karakterlerini üstlenecek sanatçıları bulmak, onları yetiştirmek zor. Bu karakterleri repertuarlarına almış sanatçı sayısı dünyada çok az. "I Puritani" karakterlerini sanatçılarımızın repertuarlarına almak operamız için büyük kazanç.

Elvira'yı en iyi seslendirenlerden biri Diva Leyla Gencer olmuş. Leyla Gencer'in 1960 LaScala, Maria Callas'ın 1950 Metropolitan CD seslendirmelerini dinlemek lazım. 2014 yılında "I Puritani" İtalya'da Floransa opera sahnesinde yeniden yer aldı. RAI5 televizyonunun naklen yayını "youtube.com" sayfasında tam olarak var, 3-saatlik bu yeni sahnelenmeyi mutlaka izleyin. Karamsar bir yorum getirmişler, bizim sahnelememiz daha iyimser, hayat dolu, daha güzel.

NewYork Metropolitan Operasında 2007 yılında sahnelenen ve Anna Netrebko'nun seslendirdiği Elvira mutlaka dinlenmeli. Şu anda dünyada Viyana, Catania, Madrid, Torino ve Melbourne operalarında "i Puritani" sahneleniyor. Viyana operasında Elvira rolünü üstlenen soprano "Olga Peretyatko" çok iyi değerlendirmeler alıyor. Mayıs ayında NewYork Metropolitan'da söyleyecek.

Başka operalardan yayınlar da youtube içinde var. Onları seyrettikten sonra Ankara operasını kıyaslıyorsunuz, ve bizim operamızın en az onlar kadar iyi olduğunu bir kez daha takdir ediyorsunuz. Bu opera bende bağımlılık yaptı.

Ankara'da ilk beş(5) sahnelenmeyi arka arkaya izledim. Sanatçılar arasındaki farkları, tekrar çıkanların değişik performanslarını artık anlayabiliyorum. Cast olarak Elvira başrolü için dört (4) -ayrı soprano çalıştı.

Premier gecesi, genç güzel soprano "Görkem Ezgi Yıldırım" sahneye çıktı. Genç kız Elvira karakterinde oyunu ve mükemmel sesiyle rolünü kusursuz seslendirdi. Aynı karakterde "Eylem Demirhan" (2 kez), "Esra Abacıoğlu Akcan" da sahne aldılar.

Diğer solistler operamızın tecrübeli, mükemmel sesleriydi. Özellikle Tuncay Kurtoğlu, Çetin Kıranbay, Savaş Gençtürk, Serkan Kocadere harika seslendirdiler.

Deneyimli yönetmen "Gürçil Çelikbaş" klasik sahnelemeye sadık kalmış, çok iyi etmiş. Dekor yeterli makul, değişmesi kolay ve ekonomik tasarlanmış. Dönemin kostümleri gerçeğe yakın ve çok güzeldi. Ancak kostüm tasarımcısının başrol "Deniz Leone" için özel tasarım yapması gerekirdi.

Alman şef "Florian Frannek" yönetiminde orkestra herbir beş sahnelemede kusursuz çaldı. Koro güçlü ve ayrı güzeldi. Kostümler özenle hazırlanmış, perde sonlarında donan sahneleme ve ona uyumlu ışık düzeni pek güzel. Ankara opera sahnesinin bir özelliği, perdeden biraz geride kalırsanız sesler boğuluyor, merdiven üstünden şarkı söylemek çok riskli, sesiniz duyulmaz oluyor.

Arturo karakterinde "Deniz Leone" beş gece arka arkaya sahneye çıktı. İlk gece üstünde acemilik vardı. İkinci ve üçüncü geceler sesi kesildi, bir ara boğuldu, detone oldu, sağlık sorunlarıyla baş etmek zorunda kaldı. 4-5. geceler harukulade oynadı. "Deniz Leone" bu operanın gerçek kahramanı. Kolay değil beş gece üst üste sahne aldı, sahnede bizlere en iyisini vermek için savaştı. Yerini kimseye bırakmadı bırakamadı, çünkü yoktu. "Deniz Leone" için özel kostüm tasarımı gerekirdi. Beş gece üst üste başrol oynamak çok zordur. "Deniz Leone" lirik güçlü sesiyle, mükemmel İtalyanca'sıyla rolünün hakkını verdi, kendisini yürekten kutluyorum.

Yanımdaki genç herhalde eseri beğendi, ara verilince çıkıp gitmedi, sonuna kadar kaldı ve uzun uzun alkışladı. Eser Ankara sahnesinde 30/03, 06/04 günleri tekrar oynayacak. Biletler internetten satılıyor, yer bulunuyor.

Operayı sevmek için, mutlaka konservatuar bitirmek gerekli değildir. Yazarınız opera seven, kulağını eğitime açık tutan, ortalama bir seyirci- dinleyicidir. Gördüğünü, duyduğunu, izlenimlerini, yorumlarını yazar, ister beğenirsiniz, ister beğenmezsiniz, size kalmış.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Ankara, 2015-03-12



No comments:

Post a Comment