Pages

Friday, March 21, 2014

'Macbeth' Ankara Opera sahnesinde, Giuseppe Verdi

Değerli Okurlarım,

Ankara Devlet Opera sahnesinde Macbeth operası başlıyor, üvertür müziği ile birlikte karşımıza korkutucu bir görüntüde, önlükleri kan içinde ellerinde pırıldayan kasap satırlarıyla yirmiye yakın çıplak ayaklı Cadı kadın ortaya çıkıyor. Göğüslerinde yukarı ışık veren cep fenerleri ile ortamda daha da korkunç hava estiriyorlar. Ellerindeki satırları havada sallarken her an bir kaza olacak gibi geliyor. "Ellerinden fırlamasa", diye düşünüyorsunuz. Havada sallanan satırlardan biri ellerinden çıksa felaket olur. Bu görüntü sahneleme hüneri olarak netleşiyor.

Münich Operasında aynı eseri geçen yıl seyrettim, bu derece dehşete düşmedim. LadyMacbeth rolündeki soprano (Iulia Maria Dan) sahnede uzun sarı saçlarını kesmiş, askısız mini etekli elbise içinde modern zamanların perişan zavallı deli karakterini oynamıştı. Macbeth rolünde güçlü Bariton Simon Keenlyside vardı. Cadı kadınların ellerinde korkutucu kasap satırları yoktu. Tüm sahne kurukafalarla doluydu. Önümüzdeki yaz iki sahnelemede Anna Netrebko sahne alacak.

Bence Ankara sahnelenmesi Münih'ten çok daha iyiydi. William Shakespeare'in trajedisi 'Macbeth', Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından 2010 yılından beri son 5 yıldır sahneleniyor. Her sezon seyrettim, kendime ait seyir sayısını ben de unuttum. Opera olarak daha öncesi son sahnelenme 1962'de yapılmış.

William Shakespeare eseri, Guiseppe Verdi'nin melodileri ile opera sahnesine uyarlanmış. Tiyatro olarak ta sahneleniyor ancak benim için Opera ayrı bir şaheser.

Shakespeare bu eserini 1606 yılında yazmış. Kısa ama en önemli eserlerinden biri olmuş. "Macbeth" insan doğasını ortaya koyan, iktidar hırs, ihtiras, dizginlenemeyen kötülüklerin yumağı olmuş bir eser. Bu Opera'da aşk, sevgi, yok. Hırs, ihtiras, güç tapınması var. Her zaman için geçerli karşı konulmaz iktidar isteği, güç ihtirası var.

"Macbeth", 11. yüzyılda İskoçya'da geçen gerçek olayları anlatır. İktidarı ele geçirmek için insanların göze aldıkları mücadele, hırsın götürdüğü geri dönülmez nokta. İnsan doğası aradan 10 yüzyıl geçmesine rağmen değişmiyor. Bugün de aynı olayları görüyor, duyuyoruz. Eğitim ve kültür sayesinde bu tür ilkel duygular bir nebze kontrol altına alınabiliyor.

Operanın başında "Kendini Doğrulayan Kehanet" cadılar tarafından Macbeth'e duyurulur. Lady Macbeth'in desteği, kışkırtması ile Macbeth, kendisine misafir gelen Kralı öldürüp yerine Kral olur. İktidara beraber cinayet işleyerek ulaşırlar. İşledikleri cinayet her ikisinin de sonlarını hazırlar. Kendi hırslarının kurbanı olurlar. Suçlarının cezası öbür dünyaya kalmaz, cezalarını bu dünyada bulurlar.

Değerli Yönetmen Yekta Kara hanımın sahnelemelerinde zorlama, mevcut kalıpları- alışkanlıkları yıkma isteği hissetmişimdir. Bu eserde ölçülü bir zorlama yine var. Macbeth'i izlerken sahneleme beni rahatsız etmedi. Tersine hırsın zirvesini tasvirinde, Operayı nefesini tutarak izleyen biz seyirciyi çok etkiledi.

Orkestrayı önceleri Lorenzo Castriota yönetiyordu. Şimdilerde Alessandro Cedrone harika yönetiyor. Dekor orijinal tasarımı, Michael Scott tarafından yapılmış. Dekorları yerinde uygulamayı Ferhat Karakaya gerçekleştirmiş. Hareketli beyaz panolar üstünde Cadıların ve Lady Macbeth'in kan tablosu çok ürkütücü. Korku ve şaşkınlık içinde seyrediyorsunuz. Şanda Zipçi'nin 10.Yüzyıl İskoçya'sına uyumlu kostüm tasarımları makul olmuş, çok abartılı değil.

Macbeth rolünde Çetin Kıranbay, Serkan Kocadere, şimdilerde Tamer Peker,
Banco rolünde, Savaş Gençtürk, sonraları Mithat Karakelle,
Lady Macbeth rolünde Sayra Seyhan Geçim, Feryal Türkoğlu, Seda Ortaç,
Dama rolünde, Sezin Güngören Kirişçi, Aslıhan Yıldırım,
Macduff rolünde Murat Karahan, Ünüşan Kuloğlu, Göksay Yaran,
Malcolm rolünde Barış Cark, Haser Tek,
Medico, Emre Uluocak; Servo, Semih Aşık; Sicario, Mahir Kat,
Apparizioni, Umut Kosman, Filiz Şamiloğlu oynadılar.

Mükemmel koroyu ayrıca kutlamak gerek. Koronun kusursuz katkısı çok büyük.

Bu sezon son temsil 08 Mart 2014 günü yapıldı. Umarım repertuarda devam eder. Eserden alınacak çok dersler var. Sahnede anlatılan dizginlenemeyen iktidar hırsını bugünlere taşımak çok kolay. Günümüzün olaylarını "Macbeth" projektörü altında izleyelim. OrtaDoğu coğrafyasında çok sayıda hırslı "Macbeth" örnekleri var, zaman içinde görüyoruz her birinin sonu çok kötü bitiyor. Bunlardan ders çıkarmak, demokrasiyi kurallarına uygun işletmek, demokratik iktidarı tüm bağımsız kurumlar, muhalefet ve sivil toplum örgütleri ile beraber paylaşmak şart. Bizim kendimize özgü demokrasimizin gelişme- yenilenme beklentileri var.

OrtaDoğu halkları askerler ve tarikatlar arasına sıkışmış kalmış. Ortadoğu halklarına uygun bir model "ılımlı demokrasi" şablonu yok. Biz onlar için bir model değiliz. İşler çalışır seküler demokrasiye sahip olmayan OrtaDoğu ülkelerinin, onların "Macbeth" ihtiraslı yöneticilerinin, kendi vatandaşlarına zülümden başka vaatleri sunumları verebilecekleri olamıyor. Bütün bunları, zor acı tecrübeleri günümüzde hep beraber yaşayarak deneyerek gözlüyoruz.

"Macbeth" operasını mutlaka gidin görün. Her sahneleme kapalı gişe oynuyor, 15-gün öncesinden internet satışına açıldığı gün saat 09:30'da bilet alın. Yurdum gündeminden uzaklaşmanız çok zor. Bu eser sizi sarsacak, rahatsız edecek, ama yine de 11.Yüzyıl İskoçya'sı yerine 21. Yüzyıl Türkiye'sinde yaşadığınız için şükredeceksiniz. Verdi müziğinin keyfine varın. Bu muhteşem eseri arka arkaya bir çok kez seyretmek lazım. Gelecek sezon tekrar sahnelenmesi lazım. Kaçırmayın.
En derin selam ve saygılarımla.


Ankara, 2014-03-04

No comments:

Post a Comment