Pages

Friday, March 21, 2014

“La Bohéme”, Giacomo Puccini, Bilkent Odeon

Değerli Okurlarım,

27 Haziran 2013 perşembe akşamı “ma-aile” Ankara Bilkent Odeon'a gittik, harika bir orkestra, muhteşem yorumcular dinledik. Koltuk minderlerimizi getirdik, pet su şişelerimiz, her ihtimal için polar battaniyelerimiz, şallarımız, dürbünlerimiz , kameralarımız herşey hazır. Ailenizin opera yazarı da defteri kalemi ile herşeyi sizler için yazmaya hazır,

Daha önce “YouTube” taraması ile evödevi yaptım. “La Bohéme” operası başka yerlerde orkestra konseri olarak nasıl sunulmuş onları buldum.

Roma 1987 ve Amsterdam ConcertGebauw 2013, Angela Gheorghiu- Luciano Pavarotti, Modena 2001 konseri, NewYork Central Park'ta 2011 yılında yağmur altında verilen Andrea Bocelli- Pretty Yende konseri, ve Anna Netrebko- Rolando Villazon Berlin 2006 konserleri, videolarını izledim.

Italya Verona Opera festivali kapsamında açıkhava konser alonu haline dönüştürülmüş futbol stadyumu çok ilgi çekici idi.

Dikkatimi çeken akustik olmayan açık hava konserlerinde eko yapmayan, parazit yapmayan, güçlü mikrofonlar kullanıyorlardı, sanatçılar şefin hemen yanında idiler ve sadece aryaları söylüyorlardı. Rol yapmak yoktu.

Biletlerimizi saat 19:30'da gişeden aldık, yerler numarasız. Saat 20'de kapılar açıldı, seyirci tecrübeli, herkes öğrenmiş, alt ön orta metal perfore koltuklar hemen doldu, biz üst ön orta kısımda yer bulduk, arkadan sonra geç gelecek çocuklar icin yer kaptık, saat 20:30'da basladı, dört perde- tek ara ile devam etti,

Bulgar karma festival opera korosu 16 kadın 16 erkek, sahnenin arkasında uzakta kaldılar, birşey anlamadık, koronun sopranoları 2. Perde çocuk korosu şarkılarını da söylediler,

Bence çocuk şarkılarını yine çocuklar söylemeli, eskiden öyleydi, benim küçük oğlum 10-yıl önce üstad şef Antonio Pirolli'nin yönettiği sahnelemede iki-yıl süreyle LaBohéme operasında sahneye çıkmıştı. Bende her sahnelemeyi büyük keyifle seyretmiştim

Aspendos antik anfitiyatr benzeri 4000 seyirci kapasiteli mekanda yan ve üst tribünler boştu, sesleri duyabilmek için ön ortaya doluştuk, yine de birşey duyamadık, veya çok zor duyduk, diyeyim. Sanatçılar hareket etmeden sadece önlerine bakarak ancak seslerini duyurabildiler, sağa sola arkaya döndüklerinde, sesleri duyulmaz oldu.

Orkestra ortada, oyuncular önde, şef oyuncuları, oyuncular şefi görmeden oynadılar, önlerine konan 3- büyük TV ekranı ne derece faydalı oldu, şüpheliyim.

Tanıtım broşüründe sahneye koyan yönetmenin ismi yok. Modern hoş bir sahneleme olmuş. Kostümler daha bir güncel, oyuncular 2-şişe herhalde Angora kırmızı şarap bitirdiler, bir kocaman Trabzon ekmeği sepette geldi, portmanto ortada sorun oldu, neyse sonunda sahne dışına attılar,

Ben “La Bohéme” Operasında Mimi (Burcu Uyar) ve Müsetta (Görkem Ezgi Yıldırım) rollerini severim. Akşam her iki sanatçı da rollerinin hakkını tam verdiler. Tiz kadın sesleri daha rahat bize kadar geldi.

Şair Rodolfo (Bülent Bezdüz), ressam Marcello (Serkan Kocadere), filozof Colline (Tuncay Kurtoğlu) güzel dengeli tecrübeli seslendirme yaptılar.

Schaunard (İnanç Makinel), Benoit (Umut Kosman), Alcindoro (Beran Sertkaya), Parpignol (Serkan Bodur) kısa rollerde destek verdiler. Ancak erkek sesleri zor duyuldu,

Orkestra muhteşem, seslendirmeleri nerdeyse kusursuz. Şefimiz "Işın Metin" kontrollü, dengeli, harika, solistler birbirinden iyi, ancak mekan akustiği felaket.

Bilkent yaz konserleri artık Festival düzenine geçmeli. Yer mekan var, ilgili bilgili seyirci var, harika kusursuz bir orkestra var, muhteşem sesli solistler var, daha ne bekliyoruz??

Akustik eminim nasıl olsa düzeltilir, umarım bu muhteşem eser, gelecek sonbaharda tekrar seslendirilir. Arkası diğer klasik operalar ve daha büyük festival düzenlemeleri ile gelir. Zor zamanlarda operasız kalmayın. En derin saygılarımla.

Haluk Direskeneli, ME'73, Ankara, 28 Haziran 2013


No comments:

Post a Comment