Pages

Thursday, May 27, 2010

MMO Samsun Enerji ve Termik Santraller Söyleşisi




Makine Mühendisleri Odası Samsun Şubenin düzenlediği “Enerji ve Termik Santraller Söyleşisi”ne Makine Mühendisleri, İnşaat Mühendisleri, Ziraat Mühendisleri ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine ve Endüstri Mühendisliği Bölümlerinde okuyan öğrenci üyelerimizin yoğun ilgisi ile gerçekleşti.

Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Makina Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Kadir GÜRKAN
“Değerli katılımcılar, sevgili meslektaşlarım, basınımızın temsilcileri
Makina Mühendisleri Odası Samsun Şubemizin düzenlemiş olduğu “Enerji ve Termik Santraller” konulu söyleyişiye hoş geldiniz diyor sizleri yönetim kurulum ve şahsım adına saygı ile selamlıyorum.

Değerli katılımcılar;

Ülke genelinde 18 Şubesi (Bölge) , 55 İl Temsilciliği, 39 İlçe Temsilciliği, 10 Mesleki Denetim Bürosu bulunan, Asansör Onaylanmış Kuruluşu, Akredite Muayene Kuruluşu, Akredite Personel Belgelendirme Kuruluşu, Akredite Deney Laboratuarı, Akredite Kalibrasyon Laboratuarı bünyesinde faaliyete geçiren, 1500’e ulaşan İşyeri Temsilcisi, 75.000’e yakın Üyesi, 9.000 civarında Öğrenci Üye sayısına ulaşmış olan 310 ‘u Teknik Görevli (Makina Mühendisi) olmak üzere toplam 565 çalışanı ile Demokratik bir Meslek Örgütü olan Odamız mesleki bilgi ve birikimlerini düzenlemiş olduğu kongre, sempozyum ve paneller ile kamuoyuna aktarmaya devam etmektedir.

Çalışma Dönemi içersinde komisyonlar ve çalışma gruplarımızca meslek disiplinimize giren konularda hazırlanan Oda Raporları ve Alan Çalışmaları basılı hale getirilerek ilgili ve yetkililerin dikkatine sunulmakta, Oda web sayfamızdan ise tüm kamuoyuyla paylaşılmaktadır.

Değerli katılımcılar;

Enerji, ekonomik ve sosyal gelişmişliğin bir ölçeği ve aynı zamanda en temel insani bir gereksinimidir. Özellikle de elektrik enerjisi insan yaşamında tartışmasız bir önceliğe sahiptir. Öyle ki günlük yaşamımızda, endüstriyel üretimimizde ve hizmet sektörünün kullanımında elektrik enerjisinin yerine ikame edilebilecek bir alternatif enerji günümüz itibariyle bulunmamaktadır.

Enerjisiz yaşam günümüz itibariyle olası değildir.

Gelişen teknoloji ve artan enerji açığı beraberinde ülkemizde yeni enerji kaynaklarının ve hızlı bir şekilde alternatiflerinin oluşturulmasını gündeme getirmiştir.

Birincil enerji üretiminde %75’ler,elektrik üretiminde %60’lar mertebesinde olan dışa bağımlılık ve 50 Milyar Doları bulan dış alım faturaları ülkemizin öncelikli sorunu olarak çözüm beklemektedir.

Enerjiye ucuz, sürekli, güvenilir, temiz ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşabilmek ulusal ve kamusal çıkarlara dayalı enerji politikaları oluşturmak ve uygulamakla mümkündür.

MMO Samsun Şube Enerji Komisyonumuzun önerileri doğrultusunda Yönetim Kurulumuzca koordine edilen söyleyişimize yoğun programlarına rağmen katılarak bizlerle birikimlerini paylaşacak olan değerli konuşmacılarımıza şahsım ve yönetim kurulum adına teşekkür ediyor, Zonguldak Kilimlide hayatını kaybeden madencilerimize Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.” dedi.

Oturum Başkanlığı’nı MMO Samsun Şube Başkanı Kadir GÜRKAN’ın yaptığı söyleşide;

Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı – Dünya Enerji Konseyi ve Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz TÜRKYILMAZ ; “Türkiye’nin enerji kaynakları potansiyeli, Karadeniz Bölgesinde son dönemlerde çok fazla sayıda termik santral ve hidroelektrik santrali yapılmasının planlandığını, bu kadar santrale ihtiyaç olmadığını, rüzgar ve güneş enerjisine dayalı yenilenebilir enerji santrallerinin yapılması gerekliliğine, Afşin – Elbistan Termik Santralinin 3 bin megawat kurulum gücüne ulaştırılması halinde, Türkiye’nin enerji sorununu büyük ölçüde çözeceğine, Türkiye’de ulusal bir enerji politikasının yanı sıra, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir enerji politikasını desteklediklerini” söyledi.


Makina Mühendisleri Üyesi Yönetim Kurulu Yedek Üyesi ve Enerji Çalışma Grubu Üyesi
Şayende YILMAZ; “En temel bir insani gereksinim olan enerji, ekonomik ve sosyal gelişmişliğin bir ölçeğidir. Türkiye’nin enerji arz ve talebindeki gelişmeler, Türkiye’nin Enerji talebi ve üretimi ile yıllara göre enerji ithalat ve ihracatının gelişimi, Birincil Enerji Üretimi ve Talebinin kaynaklara göre dağılımı, elektrik enerjisinin kurulu güç ve üretime göre dağılımları, elektrik enerjisinde özel sektör ve kamunun payı ile enerjide dışa bağımlılığını” söyledi.

Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Üyesi Haluk DİRESKENELİ; “Biliyorum diyeceksiniz ki, "Bu soruya cevap, kişiden kişiye, kurumdan kuruma değişir, devlet icin, ETKB, EPDK, üniversite öğretim üyeleri, yatırımcılar, çalışanlar, MMO icin değişik olabilir." Peki Sizce nedir?? Bence önce ne olmamalıdır, onu anlatayım.

Turkiye'nin enerji politikasi, bugün yönetimin ve kamu kurumlarının sahiplendigi ve uyguladığı, "Ne pahasına olursa olsun daha çok enerji yatırımı, daha çok enerji üretim santralleri inşaası" olmamalıdır.

Bence Türkiye'nin enerji politikası, “Çevreye saygılı, yerli yakıtlara uyumlu tasarımları yerli mühendislik ile yapılmış, yerli müteahhit, yerli işgücü ile inşaa edilmiş uygun yerlerde konumlandırılmış, daha cok enerji santrali ve daha çok enerji üretimi olmalıdır”. Mühendislerin görevi, termik santrallere karşı olmak değil, termik santrallerin nasıl, hangi teknolojik tasarımlarla, en iyi nerelerde yapılabileceğini ortaya koymak, topluma yön vermek, toplum çıkarlarına sahip olmaktır.

Makina Mühendisinin Görev Tanımı

Bir mühendis olarak gazete köşe yazarlarının/ muhabirlerinin çevre/ enerji konularında taraflı, kolaycı, slogan saplantılı tavır aldıklarını düşünüyorum. Çevre /Enerji sorunları tek taraflı bakış açısıyla çözülmez. Burda doğru ve yanlış, siyah ve beyaz gibi net değildir. Arada çok gri tonlar ağır basar. Zaten üniversite eğitimi boyunca "TermoDinamik" dersi almamış olanların, "volt" ile "watt" kavramını ayıramayanların enerji konusunda fikir beyan etmelerine, bu cesarete? hep şaşmışımdır. Termik santrallerle ilgili çevre konusu öyle basit "istemiyoruz" diyerek çözülecek konu değildir.

Ben termik santral yapımı, tasarımı, pazarlanması, satışı, proje yönetimi, işletimi konusunda mezuniyetinden itibaren (1973) çalışmış bir makina mühendisiyim. Benim ve benim gibi makina muhendisliği konusunda eğitim almış bu konuda yıllarca çalışmış kişilerin doğrudan termik santral karşıtı olması herhalde beklenmez. Makina Mühendisleri olarak biz termik santral yapmak , tasarımını gerçekleştirmek, inşaa etmek, düzgün, çevreye zarar vermeden işletmek için eğitim aldık. Toplum bizi bu amaç için eğitti, yetiştirdi, kaynaklarını seferber etti, devlet üniversitelerinde eğitimimizi finanse etti, biz de en iyisini yapmak, yetiştiğimiz topluma daha çok enerji, daha çok elektrik, daha iyi çevre şartlarına uyumlu santral kurmak için çalıştık, bugünlere geldik.

Doğrudan termik santrallere karşı olmak bence komik, anlamsız hatta absürt bir durumdur. Konudan anlamam deseniz bile, diyelimki otelci, cevreci, veya TIP doktoru olsanız, yine elektrige ihtiyacınız var, otelci iseniz yazın otelinizde klimalar çalışacak, havuz filtresi sirküle olacak, Doktor/ Cerrah için ameliyat masasında cihazlar çalışacak, lambalar yanacak, sterilizasyon yapılacak, en azından lambanız, kaloriferiniz, bilgisayarınız çalışacak,

Termik santralleri doğru tasarımla, çevreye en az zarar verecek şekilde, en uygun yerde, tüm filtreleri yapılmış çalışır şekilde inşaa etmek gerekir. Güneş santralleri geceleri çalışmaz, rüzgar santralleri rüzgar esmezse çalışmaz, güneş ve rüzgar santralleri çalışmadığı sürelerde devreye girecek eşdeğer kapasitede termik santrali sıcak hazır beklemede tutmak zorundasınız. "Rüzgar, güneş bize yeter" demek, bu konuyu hiç bilmeyenlerin ifadesidir, sadece güneş rüzgar değil, termik, hidrolik, nükleer her tür santrali uygun oranda, düzgün tasarımlarla, çevreye en az zarar verecek şekilde ve yerli kadrolarla yapmak gerekir

Kömür yakan termik santrallerde eski pülverize kömür yakma teknolojileri terk edilmeli, yeni temiz kömür teknolojileri, CFB, IGCC, Oxy-firing, yeraltı gazlaştırma sistemleri uygulanmalıdır. Kombine çevrim santrallerinde deniz suyu ile santral soğutma sisteminin deniz canlılarına zarar vermesi önlenmeli, derin deniz dejarjı düzgün yapılmalı, deniz suyu sıcaklığı, NOx, SOx emisyonları kontrol altında tutulmalı, santralin yapılacağı mekan orman arazisi olmamalıdır. Enerji, elektrik üretimi olmadan toplum gelişemez, refah seviyesini yükseltemez. Toplum kültürel, sosyal olarak ta ilerlemeli, ama elektrik olmadan opera seyredemezsiniz, trafik ışıkları olmadan karayolunda gidemezsiniz, akşamları evinizde rahat aydınlık sıcak ortamda oturamazsınız. Gazeteler basılmaz, uçaklar kalkmaz, tarlalar pompalarla sulanmaz.

Enerji üretimi şarttır, elektrik üretimini artırmak zorunludur. Herkes elektrik ister, ancak kimse kendi arka bahçesinde termik santral/ enerji santrali/ hatta çok gürültü yapıyor diye rüzgar santrali bile istemez. Bu açmaz nasıl düzelecek?

Bu açmaz düzelecek, yatırımcı düzgün yerde, çevre ile barişık, yerli insanla barişık santral yapacak, filtreler çalışacak, derin deniz deşarji doğru düzgün olacak, ortam hava su kirlenmeyecek, insanlar aldatılmayacak, orman arazisi yok edilmeyecek, komşu tarım arazisinin değer kaybı ödenecek.

Samsun Terme Kozluk bölgesinde yapılacak 870 Mwe kapasiteli kombine çevrim santrali yapımını bir yabancı firmaya vermek ayrı bir absürt durumdur. Bizim firmalarımız doğalgaz yakan dolayısıyla kömüre göre çevreyi daha az kirleten kombine çevrim santral tasarımını, ekipman satınalmasını, inşaasını, saha montajını, işletmesini yaparlar, yapabilirler, bu tip yabancı firmalarin yurtiçi santral yapımına kanuni olarak her platformda karşı çıkmak en doğal hakkımızdır- Kendi yerli mühendislik istihdam hakkımızı sonuna kadar savunmak şarttır.

Gerze YAYKIL köyünde yapılması düşünülen 1200 MWe kapasiteli ithal kömürlü termik santral projesi tanıtımında yatırımcı danışmanının "Biz en iyi termik santrali yapacağız, zaten yapmaz isek devlet kontrol eder ve santrali kapatır" demesi yanlış bir ifadedir. Bugüne kadar kapatmadı, artan enerji ihtiyacı yüzünden kapatamadı. Çevre konusu sadece kamu kurumlarına, Çevre bakanlığına bırakılmayacak kadar önemli bir konudur. Çevreye ne kadar zarar verdiği herkesce bilinen, Afşin-Elbistan-A, TunçBilek, Yatağan santralleri örnekleri varken bunları söyleyebilmek, yurt gerçeklerinden uzak olmak, akademik izole kulede yaşamak anlamındadır.

Yerel Sivil toplum örgütlerinin, TMMOB, EMO, MMO'nun düzenleyici, denetleyici ve yönlendirici olarak mutlaka devrede olmaları şarttır. Termik santrallere karşı olmak "Çocuk hastalıkları olmasın"- diyerek "Çocuk yapmayalım"- çözümünü önermek gibi absürt birşeydir. Daha çok elektrik üretimi maddi gelişmişlik için şart, bunlara kafa yormak sadece biz mühendislerin işi değildir, ayrıca toplum için sosyal, zihinsel, entellektüel, kültürel gelişmişlik lazım ve bunlar zaten herkesin işidir.

Türkiye’de yerel mühendislik kapasitesiyle çok şeylerin yapılabileceğine inanıyoruz. Çünkü dünyada herkes, her mühendislik fakültesi/ her Termodinamik dersi öğrencisi, aynı Termodinamik/ Isı transferi derslerini alıyor, aynı yazılım/ donanımları kullanıyor, enthalpi, entropi, ekserji kavramları her yerde aynıdır. Genç mühendislerimize daha çok destek vermek gerektiğine inanıyoruz. Onlara daha çok fon/ daha çok yazılım/ donanım/ araştırma desteği, Master/Doktora/ Doktora Sonrası araştırmalarına daha çok para ayırmak ve bunu bir politika olarak görmenin gereğine inanıyoruz. Bu şekilde Türkiye yıllardır işlettiği, ama hala kendi tasarımını/ teknolojisini geliştiremediği termik santral teknolojisine sahip olabilir. Aynı şekilde rüzgar türbünlerini, hidrolik türbünleri, azami yerli kapsamda kendimiz üretebilmeliyiz.

Hazine kamu termik santrallerinin rehabilitasyonu için ödenek/ para vermiyor. Kamu Santralleri hızla yaşlanıyor. Uzun süreli devre dışı oluyor. Çevre kirliliğini önlemek, rehabilitasyon yapmak, yeni istihdam yaratmak için başka beklentiler zorla oluşturmuştur. Yeni personel alımı azaltılmış, mevcut personel yaşlanmış bir an önce emekli olup ayrılmayı bekler olmuştur. Özelleştirme İdaresi, Mayis ayı başında elektrik üretim ve dağıtım sektörü özelleştirmelerine yönelik açıklamalarda bulundu. EÜAŞ'a ait öncelikli olarak özelleştirilecek olan 4 adet elektrik Üretim Santralından en az ikisinin ihale ilanını, 2010 yılı Haziran ayında vermeyi öngördüklerini belirterek, elektrik üretim özelleştirmelerinde strateji çalışmaları yapılırken, öncelikli termik üretim tesisinin portföy gruplarından ayrı olarak özelleştirilmesinin planlandığını ifade ettiler.

Bu tesislerin Hamitabat (1.120 MW), Soma A-B (1.034 MW), Çan (320 MW) ve Seyitömer (600 MW) Termik Santralları olduğunu belirttiler. MMO olarak biz özelleştirmelere karşıyız. Özelleştirmeler başlayınca üyelerimizin istihdam, çalışma, ücret hak ve menfaatlerini korumamız en doğal görevimizdir. MMO Merkez ve Şubelerin konudan haberli olmaları, üyelerini konudan haberdar etmeleri, politika, çözüm ve cevap üretmeleri gerekiyor. Herhalde HamitAbad için MMO Edirne, Çan için MMO Bursa, Soma için MMO İzmir, SeyitÖmer için MMO Eskişehir şubelerinin teyakkuzda olmaları lazımdır.
Eğer yatırımın topluma istihdam katkısı yoksa, her türlü kanuni engellemeyi hak eder. Eğer bir yatırım çevre halkına istihdam imkanı sağlamıyorsa, Türk mühendisine iş, çalışanlarımıza istihdam, Türk müteahhitine yeni sipariş imkanı vermiyorsa, bizim o yatırıma toplum olarak ihtiyacımız yoktur. Bir yatırım çevre halkına istihdam yaratmalı, çevreye saygılı olmalı, çevre kirliliği konusunda hassasiyeti olmalı” dedi.

Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Üyesi H. Caner ÖZDEMİR; “Türkiye’de termik santrallerin durumu ve Enerji sektöründeki yatırımlar hakkında katılımcılara geniş bilgi vermiştir.

Söyleşi sonrası konuşmacılara söyleşinin anısına “Minyatür Bandırma Vapuru” takdim edilmiştir.

No comments:

Post a Comment