Pages

Sunday, February 24, 2019

Enron, 1990-1998



Amerikan yatırımcı ENRON ile beraber 1996-1998 yılları arasında 26 aylık proje süresinde Trakya Tekirdağ sahilinde doğalgaz yakan 478 MWe kapasiteli kombine çevrim santrali kurduk. Yerli müteahhitlik şirketimiz yöneticileri bize net talimat verdiler. "İşi çabuklaştırmak için gereksiz taahhüte girmeyin. Bürokrasi hangi dökümanı istiyorsa hazırlayın verin, sonucu bekleyin. " yerli ortak olarak bizim görevimiz gerekli müracaatları yapmak, izinleri almak, bürokrasi ile ortak toplantılar düzenlemek, iş başladıktan sonra inşaatları yapmak, basınçsız aksamı üretmek, saha montajı yapmaktı.

O sıralar Türk Amerikan ortak girişim şirketimiz kurulmuş, her tip endüstriyel ve büyük kapasiteli buhar kazanı lisanslarını almışız. Çok yeni atık ısı kazanları teknolojisine sahibiz. Kuzey -Amerika tasarımı yatay geçiş doğal sirkülasyonlu atık ısı kazanları yapıyoruz. Gaz türbin kapasitesi hızla yükseliyor, GE, Siemens, Mitsubitshi gaz türbinleri arkasına kurulacak ilave yakıtlı veya yakıtsız atık ısı kazanlarının yeni baştan tasarımlarını burda yapıyoruz.

Yeni yatırımda JV olarak yokuz. O başka bir proje. Şimdi artık piyasada olmayan Amerikan yatırımcı Enron şirketi fizibilite- yapılabilirlik dosyaları hazırlamış göndermiş. Bu projeden sorumlu proje yöneticisi mühendis abimiz dosyaları odasında raflara koymuş.

Acaba bu projede atık ısı kazanları işini biz alamaz mıyız? Bir gün Proje Yöneticisinin odasına gittim. Üç büyük klasör proje yapılabilirlik dosyasını inceleme izni istedim. Önüme dosyaları koydu, "incele, kopya alma, not alma, oku bırak", dedi. Büyük merakla dosyaları açtım. Standart açıklama notları, index - içindekiler, tanımlar, proje anlatımı, ekipman tanıtımı vardı. Saha jeolojik şartları, meteoroloji durumu, yakıt hatları iletim bilgileri yerel kaynaklardan derlenmişti. Ellerindeki başka bir projeden kopyala - yapıştır düzeninde aktarma yapmışlardı. Elde mevcut herkesin bildiği büyük gaz türbinleri - buhar türbinleri katalogları eklenmişti. İş atık ısı kazanlarına gelince bir fazla detay yoktu. Genel teknik açıklamalar, nedir? nasıl çalışır? Koca üç büyük klasör atık ısı kazanları detay olarak boştu. Son bölüm, bildiğimiz fizibilite hesapları, geri dönüş rakamları ile doluydu. Her toplantıda fotokopi kopyaları alınıyor, görüşülecek kişiler için hazırlanıp sunuluyordu, ama içinde fazla birşey yoktu. O sınırlı bilgilerle zaman içinde izinler alındı. 500-milyon ABD Doları Proje Finansmanı sağlandı. Görüşmeler tamamlandı. Gaz - buhar turbinlerine sipariş bağlandı. ABD proje finansmanı olduğu için atık ısı kazanı komple ABD'den geldi. Burda yerine monte edilirken buhar domları saçlarında katmer çıktı, yerinde tamir edildi. ABD'li mühendislik şirketi elindeki başka bir benzer projeye ait genel yerleşimi bizim sahaya aynen uyguladı. Ancak bizim topoğrafyada yükseklikler tepeler vardı, kazan, yakıt depoları, su depoları bu yükseltilerin üstünde kaldığı için pompalama sistemi 2-Mwe gereksiz fazla iç kayıp verdi. Neyse eğrisi doğrusuna denk geldi, iş yapıldı bitti. Elektrik alım ve doğal gaz satış garantisiyle 20-yıl süreli anlaşma imzalandı.

Yabancı ABD'li şirketin ismi finansal skandala bulaştı, yabancı şirket battı, piyasadan çekildi. Tüm pay yerli ortağa kaldı. Yerli ortaklar 2012 yılında tesisi, 400 milyon ABD Doları fiyatla, doğalgaz temin eden InterRao Rus şirketine sattı. Rus şirket tüm personeli değiştirdi. Tesis halen çalışıyor. Elektrik üretiyor. Garanti süresi bitti. Zaman geçti, dün uzun yol yaptım. Yolda benim bu projeyi anlattım. Yapılabilirlik dosyalarının hazırlanmasını konuştuk. Zaman ne çabuk geçiyor. Aklınızda bu proje ile ilgili yorum, bilgi, ekleme, düzeltme varsa gönderirseniz memnun olurum.
Enron projesi, Türkiye'de bir başarı hikayesidir.

Berlin 24-Şubat 2019
---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.


Saturday, February 23, 2019

Hadiye hanımın ablaları

Hadiye hanım annemin, İstanbul Aksaray Kıztaşı semtinde oturan Tevhide ve Hüveyda isimli iki öğretmen manevi ablası vardı. Annem ilkokul ve ortaokulda okurken ona destek olmuşlar, arka çıkmışlar, hatta belki öğretmeni olmuşlar.
Biz yazları İstanbul Kalamış evinde tatile gittiğimizde Hadiye hanım biz çocuklarını alır, Kıztaşı semtindeki ablalarını ziyarete giderdi. Bir hatırlama ve gönül alma yapardı.
Ben ilkokulda iken bir yaz onlarla beraber herhalde Emirgan'da bir mesire yerinde yerlere örtüler sererek piknik yapmıştık.
O gün ben biraz yaramazlık yapmışım her rhalde, daha sonra Ablalar, benim hakkımda, "Haluk akıllı zeki çocuk ancak onu biraz fazla şımarık yetiştirmişsin", demişler.
Daha sonraki yıllar içinde Tevhide abla rahmetli oldu. Arkasından Hüveyda abla şeker hastalığı yüzünden göremez hale geldi. Bir yaz ziyaretine gittik. Evde çok çocuklu bir aile vardı. Hüveyda abla kendisine bakmaları şartı ile evini onlara bağışlamış. Onlar da koridorda bir dolap içine ona yatak yapmışlar. Tüm günü orda geçiyordu.
Annem durumu gördü, elinden gelen birşey yoktu. Çok üzüldü. O güzel yaşlı insanlar acımasız insanların insafına kalmışlardı.  Ankara'ya döndük. Annem yol boyu ağladı. Daha sonra duyduk, Hüveyda abla da rahmetli olmuş. Geriye onlarla beraber piknik yaparken çekilmiş bir silik fotoğraf kaldı.

Monday, February 18, 2019

Tasarım firmanızı nasıl seçmelisiniz?

Tasarımcı firmanızı baştan iyi seçin, ucuz fiyat iyi fiyat değildir

Bundan yıllar yıllar önceydi. Batı Anadolu'da  bor madeninin yanında kurulmuş tesiste çıkarılan maden öğütülüyor, taş topraktan arındırılıyor, saflaştırılıyordu.
Tesis bir kademe daha ileriye gidip, daha fazla saflaştırma yapmak, ürününün kalitesini ve fiyatını artırabilmek istedi. Bu iş için gerekli teknolojiyi satın aldı, getirdi. Yeni teknoloji 10-Mwe otoprodüktör buhar türbini ve yüksek basınçta saatte 55 ton buhar üretecek fueloil ve doğalgaz yakacak buhar kazanı istiyordu. Uluslararası ihale  açtılar.
Biz de Türk-Amerikan ortak girişim JV şirketi olarak ihaleye katıldık. Amerikan  buhar kazanı şirketinin tasarım lisansı ile verdiğimiz buhar kazanı teklifi işi aldı. Fiyatımız 1997 itibari ile 1,75m$  teslim süresi 2-yıl idi. Ana genel görünüş ve detay resimlerin hepsini Amerikan kazan manuellerine ve ASME standartlarına uygun olarak burda biz çizdik. 50bar/500C Yüksek basınçlı buhar ihtiyacı kazanda özel alaşımlı paslanmaz çelik boru gerektiriyordu. Özel alaşımlı boruları  yurtdışından aldık. Kazan çok büyüktü. Fabrikada parça parça çelik, boru duvarı, kızdırıcı, dom imalatı yaptık. Sonra kamyonlarla yerine taşıdık. Sahada uzun süren bir montaj yaptık. İki yıl içinde iş bitti, buhar kazanı ortaya çıktı, basınç testlerini, deneme çalışmasını yaptık. Kati kabul yaptık, iş bitirme belgemizi, son ödemeyi, teminat mektubumuzu aldık, sahadan ayrıldık.
Sonra zaman geldi bizim Amerikalı şirket ile yaptığımız uzun dönem lisans anlaşması bitti. Ekonomik kriz oldu, JV şirketimiz küçüldü, kapandı, Ayaş yolundaki fabrika satıldı. Rakiplerimiz kapandı ortadan kayboldu.
Aradan zaman geçti,  artık özelleşmiş olan aynı bor maden tesisi sahada maden yanında yeni bir tesis yapmaya karar verdi. Komple endüstriyel tesis işi ihalesini bu defa yerli bir inşaat müteahhiti   firması aldı. Kapsamda  saatte 160 ton buhar üretecek fueloil ve doğalgaz yakan buhar kazanı ihtiyacı vardı. Ana müteahhit firma, piyasada bu işi yapabilecek endüstriyel tesis kuran ihtisas sahibi firma aradı. Az sayıda kalan eski tecrübeli firmalardan birini  buldu, sözleşme imzalandı. Özel ihtisas sahibi yerli alt yüklenici firma, yabancı bir tasarımcı  firma bulacak, ondan alacağı lisans, proje tasarım ve özel imalat ile buhar kazanını yapıp teslim edecekti.
Firma bir yabancı UzakDoğulu buhar kazanı firması buldu. Yabancı mühendisler geldiler, yer gördüler, mevcut bizim buhar kazanının teknik genel görünüş ana resimlerini aldılar, gittiler. Sonra beraber çok uygun fiyatlı fiyat verdiler. Fiyatları 2007 itibari ile 3m$,  teslim süresi 3-yıl idi.
Yeni teknik resimler AutoCad ile çizildi, internet üzerinden buraya gönderildi. Basınçsız çelik aksam burda imal edildi-  basınçlı aksam buhar boruları, dom, emniyet valfleri, enstrümantasyon yurtdışından gönderildi. Süpervizör yönetiminde yerli firmalar saha inşaat ve montajını yaptılar bitirdiler. İş soğuk ve sıcak basınç testine ve deneme çalıştırmasına geldi. Kazan fueloil besleme ile yakıldı çalıştırıldı, sıcaklık ve basınç zaman içinde yavaş yavaş artırıldı, saatte 160 ton tam yüke gelirken, buhar kazanının buhar boruları birer ikişer patlamaya başladı. Kazan hemen durduruldu. İş karıştı, herkes birbirini suçlamaya başkadı.
Yabancı firma kaçtı gitti, kayboldu. Zaten tasarım ve malzeme parasını önceden almıştı. Yerli iki firma, ana müteahhit inşaat firması ile endüstriyel tesis yapan alt taşaron firma mahkemelik oldular. Tesis yerinde öyle çalışamaz kaldı. Konu yazarınıza geldi, gayri resmi olarak durumu incelemem istendi. Ne oldu? Niye oldu? Resimleri inceledim.
Yabancı firma yergörme sırasında bizim ilk yaptığımız Amerikan lisanslı buhar kazanının resimlerini almış, buhar kazanı hacmını, kızdırıcılarını, fueloil yakıcılarını  üç misli artırmış, aynı görüntüde yeni resimler çizip detaylandırmış. Diğer ekipmanları kurum üfleyicileri, pompaları fanları benzer şekilde büyütmüş. Ellerinde bir referans olmadan devreye sokmuş. Ancak atladıkları bir konu var. Biz genel görünüş resimlerine buhar kazanı boru kalitesini ve ebatlarını yazmamıştık. Detay resimlerinde vardı ama onları vermemiştik. Yabancılar özel alaşımlı kalın çelik çekme boru yerine, basit çelik boru kullanmışlardı ve kazan boruları tam yükte patır patır patlamıştı.
Sonunda yerli firmalar aralarında uzlaştılar, kazan boruları yenilendi, soğuk sıcak basınç testleri yapıldı, çalıştı, teslim edildi. Bu arada çok zaman ve para kaybedildi. Her iki firma parasal zorluğa girdiler ve kapandılar.  Piyasa tecrübeli iki firmayı kaybetti.
Aynı durum bugün yeni büyük termik santrallerde var. Çalışıyorlar ama nereye kadar?

Ref. Www.enerjigunlugu.net

İstanbul, 17-Şubat 2019

Otto'nun gitarı 1964



Kardeşim Haldun 1974 yılında Ankara Fen lisesini bitirdi, Odtü Ee bölümüne girdi, 1976 yılı yazında Almanya'da bir yaz stajı yeri buldu. Varan otobüsü ile Viyana'ya gitti. Sonra trenle Almanya'daki fabrika'ya vardı. Orda 2-ay staj yaptı. Staj yaparken çok değişik ülkelerden gelmiş yaşıt üniversite öğrencileri ile arkadaş oldu.
Bunlardan bir tanesi Alman Otto, kendisine ait ispanyol gitarı Haldun'a hediye etti. Gitar 1964 yılında ispanya'da üretilmiş, içinde el yazısı ile  "Otto, 1964", yazıyordu.

Haldun staj bittikten sonra birkaç Alman şehrini dolaştı, buralarda geceleri  Türk işçilerinin kaldığı yurtlarda (haim)  kaldı. Son kaldığı yerde tanıştığı bir kamyon şöförü vardı. Haldun gitarı ona verdi, "kamyonla istanbul'a varınca beni ara gelir alırım", dedi. Gitarı kamyoncunun istanbul'a getireceğini pek beklemiyordu, ama bir gün kamyon şöförü evin kapısını çaldı, gitarı istanbul şen sokak eve kadar getirdi.

Gitar 1979 yılına kadar Ankara'da  Haldun'un Paris caddesi öğrenci evinde kaldı.
Haldun gitarı bana bırakıp Abd Ohio state üniversitesine Eee phd eğitimine gitti.
Gitar biraz bozulmuştu, izmir caddesi Varan otobüs yazıhanesi yanındaki pasajda gitar tamircisi vardı. Oraya götürdüm. Gitar çok güzel Tamir edildi, cilalandı, telleri yenilendi. Bizim çocuklar büyüdüklerinde bu gitar ile ilk gitar çalma eğitimleri aldılar.
Aydın gitar çalmaya devam etmedi, Mehmet piyano tercih etti.
Sonra ben gitarı bizimkilerin istanbul şen sokak evine getirdim.

Amerikada yaşayan yeğenlerim Alper ve Murat gitarı Gebze Eskihisar yaz evinde köfte partinde gördüler, çaldılar, gitar ile beraber çekilmiş fotoğrafları var.
Gitarı alıp Abd'ye götürürler diye umdum ama olmadı, gitar burda istanbul evde kaldı.  Daha sonra Alper keman, Murat çello eğitimi aldılar. Caddebostan Şen sokaktan Haldun Taner sokağa taşınırken, gitarı yeni evde aşağı depoya koydum.

Bir akşam üstü annem Hadiye hanım Caddebostan Bağdat caddesinde yürüyormuş.
Gitar çalan bir yetenekli sokak çalgıcısı delikanlı görmüş. Durmuş dinlemiş.
"Evladım Sezen Aksu'dan Kaybolan yıllar şarkısını bana çalabilirmisin?", demiş.
Çaldığı şarkıları pek beğenmiş. "Ben de bir eski gitar var, istermisin?", demiş.

Eve gelmişler, kapıcı depodan gitarı çıkarmış. Hadiye hanım gitarı sokak çalgıcısı delikanlıya vermiş. "al güle güle kullan", demiş.
Sokak şarkıcısı delikanlı sevinçle orijinal 1964 yılı ispanyol gitarı alıp gitmiş.
Şimdi  bu 50-senelik ispanyol gitar kimbilir nerde? Gitarı şimdi kim çalıyor? İyi olmuş, gitar çalan sokak çalgıcısı bir delikanlı  Alman Otto'nun gitarını sahiplenmiş. - diyordum.

Dün Bağdat caddesinde gitar çalan sokak çalgıcısı delikanlıya rastladım. Otto'nun 1964 yılı gitarı onda mı? Sordum. "Galiba böyle birşey oldu. Bende böyle 3-gitar var, eve dönünce bakayım", dedi. Sonra bana Sezen Aksu'dan "kaybolan yıllar", şarkısını çaldı.

Caddebostan, 18-Şubat  2019

Saturday, February 16, 2019

Enerji kitabım



Her yılsonunda o yıl yazdığım haftalık makaleleri  bir arada bir kitap formatına getiririm. PDF yapar internette yayınlarım. İsteyen arar bulur, okur, isterse bilgiyararına indirir, kağıda basar, kendi kitabını yapar, kağıt kitap olarak okur. PDF formatta olduğu için genç kuşak iphone, ipad üstünden okumayı tercih ediyor. Makalelerim editör denetiminde yayına giriyor. Editörün metin üstünde katkısı çok büyük. İmla ifade mantık hatasını editör düzeltiyor. Daha okunur hale getiriryor. Aynı kitabın ingilizcesi de var.

Yazdığım turkçe makaleleri aynı zamanda ingilizce olarak ta yayınlıyorum. Ana dili ingilizce olan bir editörün denetiminden geçtiği için  düzgün- kontrollü metinler oluyor. Onları da yıl sonunda PDF kitap yapıyorum. Onlar da internette yayınlanıyor. İnternet yayıncılıkta okuyucu sayısını, ülkesini görebiliyorsunuz. Türkçe ve ingilizce PDF  kitaplarımın çok sayıda okuyucusu var. Kağıt kitap olarak yayınlasam dünyanın dört bir yanından bu kadar çok sayıda okuyucuya herhalde ulaşamam. Sadece Avrupa , ABD değil, uzak doğu, Hindistan, Çin, güney Amerika'dan okuyucu var.

Kağıt baskı kitap için yurt içinden çok sayıda yayıncıya kitabımın pdf - word halini gönderdim. Çoğundan benzer kalıp olumsuz cevap geldi.
"Bu konuda yayın yapmıyoruz". Teknik yayın yapanlar kitabımı çok fazla "popüler". popüler yayın yapanlar kitabımı çok fazla "teknik" buluyorlar.

Kitabınızı para vererek bastırmak mümkün. 1000-adet için kağıt kalitesi ve boyutlarına bağlı olarak 3000-4000 lira veriyorsunuz, basıyorlar. Edit düzeltme isterseniz üstüne 1500-2000 lira, dağıtım reklam isterseniz 1000₺ daha veriyorsunuz. Ayrıca reklam yapmanız, kitabınızın satılması için röportaj vermeniz, gazete haberi olmanız, tv programına çıkmanız gerekiyor. Bir yazarın bunların hepsini yapabilmesi masrafını ödeyebilmesi çok zor.

Bizim enerji konulu makaleler aslında suya yazı yazmak gibi bir şey. Zaman içinde anlattığınız konuların güncelliği kayboluyor. Zamana bağlı olarak herşey değişiyor. Termik santrallerin çevre ekipmanları ile nasıl  uyumlu çalıştığını anlatırken, gün geliyor termik santrallerin uygulanmalarından vaz geçiliyor, finansman kapanıyor, yatırımcı başka enerji kaynaklarına yöneliyor. Rüzgar güneş hidro depolamalı hybrid santraller öne çıkıyor. CFB termik uygulamaları yerli ıslak linyit kömür için başarısız oluyor, pahalı ek- ön ısıtma- susuzlaştırma ekipmanları gerekiyor. Tam zamanlı devamlı çalıştırma zorlaşıyor, bakım onarım yenileme pahalıya geliyor. İlk fizibiliteler şaşıyor.

Nükleer şart diyorsunuz. Bakıyorsunun üretilen elektrik kwh birim fiyat çok pahalı. Fizibiliteler yatırımı olası görmüyor. Yatırımcılar birer ikişer projeleri bırakıyorlar. Yatırım ekonomik olmaktan çıkıyor, ülkelerin prestij  nükleer güç olma çabasına dönüşüyor. Ülkelerin yatırım yapılabilirliği, sağlam ekonomisi, kredibilitesi önem kazanıyor.

Bir kitap fuarında konuyu anlattığım yayıncılardan biri bana  şu tavsiyede bulundu.
"Makalelerin iyi güzel olabilir ama  bu konu kağıt kitap olarak bizim piyasada satmaz. Başına veya aralarına bir- iki erotik hikaye serpiştir, pornografi seviyesine düşmesin, kelimeleri iyi seç, bayağı olmasın. Orhan Pamuk, Ahmet Altan, Ahmet Ümit gibi. Onlar bu işi iyi biliyorlar. Bu şablon çok satar."

Erotizmi sanatsallaştıran daha çok sosyalizm, ama piyasalaştıran kapitalizm.
Sinema tv internet basılı yayın hep bu örneklerle dolu. Bizim enerji sektörü mazbut düzgün yaşam sürer. Görsel veya yazılı medyada bu konuda bir haber bu güne kadar hiç bir zaman görmedim.

Fabrikada büroda işyerlerinde çalışırken çok sayıda aşk hikayesi duydum. Bizim gençliğimiz romantik aşk hikayeleri ile doluydu. İnsanlar tanışır konuşur aşık olur evlenirlerdi. Çocuk yapar onların  yuva okul  konularıyla uğraşırlardı. Ev araba alır yaz aylarında hep beraber  deniz kıyısında tatile giderlerdi. Gelirler giderlere ancak yeterdi.

Enerji piyasalarında erotik hikaye benim başımdan geçmedi. Okulu bitirdim, evlendim, çocuk yaptık zor zamanlarda onları büyüttük, şimdi torun bakıyorum, onu çocuk parkına götürüyorum, yolda gezdiriyorum, beraber TV'de  karton film izliyoruz, lego oynuyoruz, ona masal kitabı okuyorum. Daha çok torunum olsun diye dua ediyorum.

Istanbul, 16- Şubat 2019