Pages

Saturday, October 28, 2017

İthal Kömürlü Termik Santrallere Alternatif


Biyokütle ile Yerli Kömürü ortak yakan Termik Santral

KatıAtık giderme işlerinde öncelik "yeniden değerlendirme" olmalıdır. (recycling). Yani ucuz el emeği ile çöpler elden geçirilir elenir, metal, kağıt, plastik, cam gibi yeniden değerlendirilebilecek maddeler ayıklanır, hammadde olarak fabrikalara gönderilir. Değerlendirilemeyecek olan maddeler toprağa gömülür. Eğer tesis kurulmuş ise yakılır, hacmı 1/10'a düşer, yakıt olarak kullanılır, enerji elde edilir.

Almanya'nın Münih kentinde günde üretilen yaklaşık 2500 ton evsel atık üç ayrı değerlendirme merkezinde ayıklanıyor- geri dönüşüm yapılıyor, üretilen metan gazı kombine çevrim termik santralde yakılıyor. Elektrik üretiliyor. Benzer sistem Ankara Mamak bölgesinde de var. Bizim sistem daha yeni, daha büyük kapasiteli, daha iyi. Günde 3000 ton çöp işliyor ve 22.6 MWe elektrik üretiyor.

1980'lerde bir büyük ABD şirketi, Istanbul'da çöp yakma projesi konusunda çalıştı. Florida'daki bir kentin çöp yakma sisteminin benzeri Istanbul'da kurulacaktı. Florida'daki sistem 2 milyon nufuslu bir kentin günde 2000 ton çöp üreteceğini kabul ediyordu. Çöp geridönüşüm sonrası yakılabilir (refuse drive fuel) yakıta dönüşecek, Fueloil yedek yakıt ile termik santralde yakılacak ve yaklaşık 60 MWe elektrik üretimi sağlayacaktı. Istanbul Anadolu yakası, Istanbul Avrupa yakası Aksaray ve Istanbul Sarıyer olmak üzere toplam üç merkezde bu işlem yapılacaktı. Proje finansmanı ABD üstünden olacaktı. Fizibiliteler yapıldı, belediye ile uzun görüşmeler- sunumlar yapıldı, karar merkezleri henuz hazır değildi, konu zaman içinde soğudu ve unutuldu.

Istanbul Büyükşehir Belediyesi 2012 yılında uluslararası bir ihale ile çöp yakma ve elektrik üretim tesisi için tekrar EPC ihaleye çıktı. İlgilenen guruplardan önce ön yeterlilikleri aldı. Kendi kadrosu ile yaptığı ön değerlendirmede 15 firmadan 12'sini eledi. Elinde 3 teklif kaldı. Ortada bize ulaşan yeni bir açıklama yok. Konuyu bilen ciddi bir danışman desteğine ihtiyacı var görünüyor. Şu anda Şile ve Kumburgaz bölgesinde katı atık işleme bölgeleri var. Üretilen metan gazı ile çalışan 1-2 MWe kapasiteli bir tesis mevcut.

Çöp Gazından Elektrik Enerjisi Üretimi”projesi kapsamında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir iştiraki olan İSTAÇ A.Ş. tarafından işletilen“ Avrupa Yakası Kemerburgaz- Odayeri Katı Atık Düzenli Depolama Sahası”nda 33,807 MW kapasiteye sahip bir tesis kurulmuştur. “Anadolu Yakası Şile-Kömürcüoda Sahası”nda 14,15 MW kapasiteye sahip ikinci bir tesis kurulmaktadır.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan İZAYDAŞ Kurumu tarafından işletilen “Solaklar-Kocaeli Katı Atık Düzenli Depolama Sahası”nda 5,093 MW kapasiteli bir Çöp Gazından Enerji Üretim Santrali kurulmuştur. Bu tesislerde ürettilen elektrikle toplam 175.000’in üzerinde konuta enerji sağlama kapasitesine ulaşılmıştır. Dilovası'nda 1,06 MW kapasiteli Kocaeli Çöp Gazından Enerji Santralı 2015 yılı sonunda işletmeye alınmıştır. Solaklar ve Dilovası santralları, 3. Havaalanınına yakın kritik konumda işletmeye alınma aşamasındadır. Kemerburgaz-Odayeri sahası, atıklar nedeniyle toplanan kuşların uçuş güvenliğini tehdit etmemesi için, katı atık depolanmasına kapatılacak, ancak elektrik üretimi bir süre devam edecek.

Elektrik üretiminin yaklaşık 10 sene daha devam edebileceği öngörülüyor. Avrupa yakası yeni katı atık depolama bölgesi Silivri civarında oluşturulacaktır. Bu projeler kapsamında kurulan sistemlerle, depolama alanlarında oluşan ve karbondioksite göre 21 kat daha zararlı olan metan gazının neden olduğu sera gazı etkisinin önüne geçilmektedir. gerçekleştirdiği üç ayrı projeyle yıllık yaklaşık 1.5 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımına katkı sağlamaktadır.

İzmir Büyükşehir görev alanında günlük 2000 ton evsel atık ile 200 ton sanayi, hastane enfekte atığı ve biyolojik çamurlar çevreye ve insana zarar vermeden değerlendiriliyor. Büyükşehir belediyesinin üç işletmesi var. Harmandalı deponi sahası, Uzundere kompost gübre fabrikası ve Halkapınar çöp transfer ünitesi. Izmir büyüyor çoğalan çöplerin bertarafi için yeni çözümler yeni uygulamalar bulmak gerçekleştirmek zorundayız.

Geçtiğimiz yıllarda aynı konuda Bursa Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ve yerel iş adamları ile bir toplantıda bir araya geldik. Bursa Büyükşehir Belediyesi, TKi’den (daha henüz özelleştirilmemiş) Bursa Keles linyit maden rezervlerinin doğrudan devralınması ve belediye çöplerinin/ KatıAtıklarının yerel Keles linyiti ile beraber ortakyakma sonucu değerlendirilmesi konusunu görüşmekteydi.

Yerli tasarımla inşa edilecek ve Bursa Keles kömürlerini belediye çöpleri/ KatıAtıkları ile beraber yakma işlemini yapacak, bu arada buhar/ elektrik üretip satacak-tı. “Dolaşımlı Akışkan Yatak” (CFB) veya “Entegre Gazlaştırma” (IGCC) teknolojisine dayalı yeni bir termik santral inşa etmek konusu toplantıda detaylı tartışıldı. Henüz yeni bir gelişme yok.

Malatya BüyükŞehir belediyesi 2017 yılında 11 MWe elektrik üreten evsel atık çöp değerlendirme ve yakma sistemini devreye soktu. Proje bedeli 25 milyon ABD doları. Burda çöp değerlendirme ve yakma var, kömürle ortakyakma yok. Çünkü kömürle ortak yakma sisteminin elektrik satın alma garantisi, yenilebilir enerjiye kıyasla çok düşük.

Belediye çöpleri/ KatıAtıkları geri dönüşüm ayıklamasından geçtikten, yani çöp içindeki kağıt, metal, cam, plastik atıklar alınıp tekrar değerlendirmeye gönderildikten sonra, geri kalan KatıAtık/BiyoKütle, yerli tasarımla yerli düşük kalorifik değerli linyit yakan termik santrallerde “Dolaşımlı Akışkan Yatak” teknolojisiyle beraber yakılırlar.

Böylece üretilen buhar elektrik enerjisine dönüştürülür, piyasada satılır, belediye-ye gelir olur. Belediye de elde edeceği bu gelirle halk için yapacağı, toplu ulaşım, kanalizasyon, temiz su, park- bahçe, kültür hizmetleri için ek bir kaynak oluşturmuş olur.

"Beraber-yakma" teknolojisi “Cofiring” aynı anda iki farklı yakıt türünün beraber yakılması anlamındadır. Kentsel KatıAtıkları geri dönüşüm/ayıklama sonrası yerel düşük kalorifik değerli linyit kömürleri ile beraber termik santralde yakmak çok ekonomik bir KatıAtık/ Çöp berteraf çözümüdür.

KatıAtık/BiyoKütle yani geri dönüşüm sonrası arta kalan belediye çöplerinin şu andaki çoğu uygulamalarda sadece toprağa gömme ile bertaraf edildiğini biliyoruz. Bu çöplerden sızan kirli suların daha sonra yeraltı su kaynaklarına karışıp içme suyu hatlarını tehdit ettiğini, metan gazı oluşturup yangınlara sebep olduğunu düşünürsek, yakma ile yoketme ve hacim azaltmanın hem gelir getirici, hem yerli kömür kaynaklarını ekonomik değere dönüştürücü, hem de daha sağlıklı bir çözüm olduğunu görürüz.

Bu sistemde, kentsel atıklar önce geri dönüşüm istasyonunda ayırma işlemine tabi tutulur. Ham çöpün içinden metal, kağıt, cam, plastik gibi derhal yeniden kullanılabilir maddeler ayıklanır alınır. Geriye kalan yok edilmesi gereken KatıAtık/BiyoKütle’dir. Çoğunlukla ıslaktır, santrifüj, pressleme gibi tekniklerle nemi/ suyu azaltılır ve geriye elektrik üretimi için termik santrallerde linyit ile beraber yakılabilecek, göreceli olarak daha yüksek kalorifik değerde bir çeşit yakıt kalır.

Kaba bir hesapla her 1 milyon nüfus için, yerli düşük kalorifik değerde linyit ile beraber yakılabilecek, yaklaşık 30 Mwe elektrik üretim kapasiteli termik santral ihtiyacı ortaya çıkar. Bu santralin yerli tasarımının yapılması gerekir. Bu kapasite, isteğe, yakıt miktarına, yakıt ucuzluğuna bağlı olarak biraz azalabilir, biraz çoğalabilir. Belediye çöpü ucuzdur. Toprağa gömerek para harcamak yerine, yerli linyitle beraber termik santralde yakarak elektrik üretir, sonunda para kazanırsınız.

KatıAtık/BiyoKütle ve çöp gazı faydaları eşdeğerdir. Ortak yakma ile çöpün çevreyi kirletici emisyonları azaltılır. KatıAtık/BiyoKütle ile linyitin ortak yanması sırasında kükürt emisyonları da azaltılır, kontrol edilir.

OrtakYakma, iki veya daha çok yakıtın termik santralde beraber yakılması işlemine verilen adlandırmadır. Bu yakıtlar linyit gibi kalorifik değeri düşük katı yakıt olabilir, fueloil no-6 veya motorin gibi sıvı yakıtlar olabilir, metan gazı, doğalgaz gibi yakıtlar da olabilir. Bu nedenle ağır yakıtlar petrol ürünleri, ve linyit kömürleri termik santrallerde KatıAtık/BiyoKütle yanması sırasında rahatlıkla kullanılabilir. Biyokütle/ KatıAtık ile linyit kömürünün beraber yakılması gündelik hayatta en çok görülen, en ekonomik ve yerel yönetimlere iyi gelir getirici bir uygulamadır.

1980’lerde ABD ve Kuzey Avrupa da geri dönüşüm ayıklama sonrası elde kalan belediye çöplerinin yerel kömürle beraber termik santrallerde yakılarak yok edilmesi uygulaması yaygınlaşmıştır. Son yıllarda artan seragazı, küresel ısınma ve Kyoto kaygıları ile konu daha güncel hale gelmiştir.

Her ülkenin hatta her belediyenin çöpü ve yerel KatıAtık yakıtı birbirinden farklıdır. Munich, Berlin, Londra, Zurich te uygulanan bir KatıAtık/BiyoKütle/ Kömür OrtakYakma termik santralini getirip Kayseri’de, Bursa’da, Antalya’da, Ankara’da aynen kuramazsınız. Her ortak yerel yakıt için ortak yerli çalışma, ortak akıl, ortak yerli tasarım ister.

Belediyeler yatırımcılara "Al bu çöpü yak- yoket- elektrik üret- üste bana para öde" mantığı ile yaklaşıyorlar. Halbuki dünyadaki uygulama çöpü üretenin- Çöpü alıp değerlendirene- çöp değerlendirme parası yani "Tipping Fee" ödemesi üstüne kurulmus. Almanya'da "tipping fee" ortalama ton başına 20 Euro. ABD ortalaması metrik ton başına 20 USD, ancak bu rakam bazı metropollerde (NewYork) 140 US Dolar'a kadar çıkabiliyor. Bizde de öyle olmalı. Çöp toplama işi özel şirkete verilmeli. Çöp üretip çöp atanlar, çöp toplayanlara ton başına 20 TL vermeli. Neden 20 TL, çünkü ortada bir rakam yok, kimsenin vereceği yok, tahmini bir rakam ile başlamak lazım, maliyetler belli olsun daha sonra gerçek rakamlarla düzeltirsiniz.

Küresel ısınma, çevre kirliliği kaygıları ile yeni politikaların uygulanması zamanı artık geldi. KatıAtık/BiyoKütle ile yerli katı fosil yakıtların yerli tasarımlı termik santrallerde ortak yakılması çöpler düşük maliyetle yokedilirken, bir yandan elektrik üretilmesi ve öte yandan başka sosyal projelerde kullanılabilecek gelir sağlanması büyük bir fırsat olarak ortaya çıkar. Yerli santrallerin yerli mühendislik tasarımı, yerli olarak imali, montajı, çalıştırılması, yerli sanayiye iş, aş, istihdam ve katma değer getirir.

KatıAtık/ Biyokütle kullanan ve göreceli olarak daha düşük verimlilikle (%18-22) çalışan bir santral ile daha yüksek verimlilik (%32-38) verebilen sadece katı yakıt kullanan termik santralin birleştirilmesi, ortak verimliliği yukarı çeker.

Ortak santral, belediye çöpleri bittiği zaman sadece (%100) katı yakıtla da çalıştırılabilir. Bu durum santral işletmesine mevsimsel yakıt değişimlerine karşı koruyucu esnek çalışma imkanı verir.

KatıAtık/BiyoKütle ile yerel katı fosil yakıtların beraber termik santralde yakılarak değerlendirilmesi, daha düşük yatırım maliyeti ile, çevreye uyumlu, emisyonların kontrol altında olduğu, yerli teknolojinin kullanıldığı, yerli üretim kaynaklarının santral imali, tasarımı, imalatı, montajı ve işletmesinde seferber edildiği, daha yüksek geri dönüşüm/ daha yüksek proje finansman geri ödeme imkanları sağlıyan avantajlar ortaya çıkarmaktadır.

Verimliliği artırabilmek için gerekli teknik çalışmaları sürdürmek, teknik problemlerin yerel olarak çözülmesi, sistem randımanlarının yükseltilmesi, baca emisyonlarının kontrolü için hala para harcamak, fon bulmak, teşvik almak, akademik bilimsel çalışma yapmak gerekmektedir.

KatıAtık/BiyoKütlenin yerel katı yakıtlarla beraber termik santrallerde yakılarak elektrik üretiminde değerlendirilmesi uygulaması herkesin kazandığı bir çözümdür.

Belediye elindeki çöpleri ekonomik olarak yok eder, termik santrallerde yerel katı atık kullanılır, elektrik üretilir, elektrik satılır, halk için toplum için diğer sosyal projelerde kullanılabilecek hazır/ nakit parasal değer elde edilir.

Geridönüşüm sonrası kalan kentsel çöpleri KatıAtık/BiyoKütle yakıtı, yerel linyit ile birlikte yakabilecek, yerli mühendislik kapasitesiyle tasarımı yapılmış, yerli imkanlarla imal edilmiş, yerli personel ile montajı yapılmış, yerli personel ile işletilen ortak yanma termik santrallerin sayısını artırmalıyız. Son günlerde bazı yerli çimento fabrikalarında, belediye çöplerinin ana yakıt ile beraber kontrollü yakıldığına dair haberler okuyoruz. Umarız uygulama devam eder ve artar.

BüyükŞehir belediyelerinin kendi bölgelerindeki yerel kömür yataklarını sahiplenmelerini sağlayacak yasal imkanları oluşturmalıyız. Belediyeler ve belediye birlikleri, linyit yataklarını TKİ’den devir alır, termik santral yapım ihalesine çıkar, teklifleri değerlendirir, santrali işletir, çöpü yakar, elektrik üretir, satar, başka sosyal projeler için hazır parasal kaynak sağlayabilir.

---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları, ayrıca KadirHas Üniversitesi Enerji Enstitüsü Danışma kurulu üyesidir.


Ankara, 27 Ekim 2017

Monday, October 16, 2017

A new protest in the American football league







A new protest in the American football league In the United States, as anti-racist demonstrations, the NFL football players wait kneeling before the game begins, when the American national anthem is played, standing still, Protest spreads everywhere, not only the players, but the US national anthem playing, backstoppers, coaches, team managers, if they believe this anti-racist protest, they kneel down Donald Trump accepts this behaviour as a protest against himself, Donald Trump expressed his feelings this morning's tweet, VP Mike Pence left the stadium in such a situation, the latest news is in Germany, last weekend the Hertha Berlin football team also made the same kneeling protest to protest US racism in their last match, in Germany the German national anthem was not played before the match, so the players showed this behaviour before the match, without anthem, Will we have the same protest before the football matches soon? While the national anthem is being played, the most controversial local football team about these issues, for example, do Beşiktaş team players kneel and protest against US racism? or do they protest any policy, politics, politicians? I do not know these things, I wrote that you do not get surprised if that happens in future,

Sunday, October 08, 2017

Zorba



Ankara Opera Bale Sahnesinde #Zorba

Yunanlı besteci Mikis Theodorakis'in "Zorba" isimli Balesi, Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından yeni sezonda tekrar sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Dünyaca ünlü İtalyan koreograf Lorca Massine ve yardımcısı Polonyalı koreograf Anna Krzyskowa tarafından ortak çalışmayla sahneye konan eser, ilk kez 24-25 Temmuz’da Bodrum Bale Festivali’nde sahnelendi. Daha sonra 7 Ekim Cumartesi gecesi Ankara’da başladı. İlk gece ordaydık.
Ankara'da ilk gece sahnelenmesinde Zorba (Burak Kayıhan), John (Eren Keleş), Marina (Mine İzgi), Manolioes (İlhan Durgut), Madame Hortance (Sanem Subaygil) karakterleri, Solist (Ferda Yetişer), Şef Bujor Hoinic yönetiminde orkestra ve koro eşliğinde muhteşem bir sahneleme gerçekleştirdiler. Dekor Kostüm (Gürcan Kubilay) makul göze batmayan kullanışlı güzel bir çalışma yapmış. Grafik ağırlıklı pano dekor hoş bir kullanım olmuş.
Eserde ‘Zorba’ rolünde Burak Kayıhan var. Daha önceki yıllarda da Zorba karakteriyle sahne alan Burak Kayıhan, yeni Zorba’da çok daha oturmuş bir karakter izliyor. Marina (Mine İzgi), rolünde belirli geleneksel kalıplara sıkışmış, yabancı birine aşık olmuş ve sonrasında linç edilmiş trajik bir karakteri oynuyor. Zorba’yla yakın arkadaş olan, sevdikleri kadınları kaybetmeleri nedeniyle aynı kaderi paylaşan Eren Keleş, John karakterine hayat veriyor.
Kısa konu özetini verelim. Küçük bir Yunan kasabasına John isimli bir Amerikalı gelir. Etkilendiği ve parçası olmak istediği yerel geleneklerin cazibesine kapılarak güzel bir dul olan Marina'ya aşık olur. Güzel Marina'dan karşılık bulur. Üstelik Marina, köyün yakışıklı delikanlısının aşkını da yok saymıştır. Yabancı birine aşık olduğu için Marina'ya köylüler karşı çıkar. Ancak John ile Marina'ya, John'un dostu bilge Zorba sahip çıkar. Çift, kimsesi olmayan, ancak güçlü ve özgür bir adam olan Zorba'nın sayesinde aşklarını yaşama fırsatı bulurlar. Köylüler birlik ve geleneklerini korumak gayretindedir. Zorba, zavallı John´u köylülerin elinden zor da olsa kurtarırken sevgilisi Marina, intikam peşinde koşan kalabalığın kurbanı olur. Yaşama küsen Zorba, Yunan Sirtaki oynayarak teselli bulurken, John ve yerel halk bu dansa katılır. Herkes yeni bir yaşam için teselli, af ve dayanma gücü arayışı içindedir.
Kızlar, Erkekler, ve Oryantal Kızlar, her bir gurup kusursuz bir disiplin içinde dans ediyorlar. Bu eser kaçmaz. Bir kez seyretmek yetmez, sahnelenen her gece orda olmak lazım. Büyük keyif içinde, büyük bir gösteri seyrediyoruz. Bazan hayret ediyorum, siyasal ve ekonomik ortamın bu derece karışık zor olduğu bir zaman diliminde bu kadar güzel bir eseri seyretmeyi acaba hakediyor muyuz? Ne mutlu bizlere böylesine mükemmel sanatçılarımız var.
Zorba Balesi 14-26 Ekim, 18 Kasım, 25 Ocak geceleri Ankara Opera sahnesinde tekrar yer alacak. Biletler internetten alınabiliyor. (dobgm.gov.tr) Parter biletlerinde indirim yok, bilet iade yok.


***

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.
Ankara, 8 Ekim 2017

Bu makale "Odtü'lüler Bülteni" aylık kağıt basılı dergi için yazılmıştır.



Saturday, October 07, 2017

Eskişehir Alpu Kömür Yatakları ve 1080 MWe Kapasiteli Yeni Termik Santral


MTA ve Anadolu Üniversitesi 2014 yılı Akademik Araştırma makalesine göre (Korhan Usta, Hatice Kutluk) Eskişehir-Alpu havzasında GB-KD uzanımlı iki yatay katman halinde kalınlıkları 0,55 ila 31,60 m arasında değişen linyit oluşumlarının varlığı saptanmıştır. Görünür rezerv miktarı yaklaşık 1.5 milyar tondur. Üst katmanın ortalama kül içeriği % 36, kükürt içeriği % 1,87, nem % 36 ve ortalama kalorifik değeri 1950 kcal/kg’dır.
Alt yatay katman ortalama kül içeriği % 28, kükürt içeriği % 1,13, nem % 32 ve ortalama alt ısıl kalorifik değeri 2150 kcal/kg’dır.
Türkiye’nin en büyük üçüncü linyit havzası olan Eskişehir-Alpu linyitlerinin çok önemli ekonomik değere sahip olduğu görülmektedir.
Elektrik Üretim AŞ’ye (EÜAŞ) ait Eskişehir Alpu-Tepebaşı kömür sahaları özelleştiriliyor. 1080 MW’lik santral kurma şartıyla, birim başına en düşük elektrik satış fiyatını veren istekliye devredilecek.
Dünya gazetesinin 28 Eylül 2017 (Mehmet Kara) haberine göre Pazarlık usulü uygulanmak suretiyle gerçekleştirilecek ihaleye katılacak istekliler, söz konusu sahaya kurulacak santralde üretilecek elektrik enerjisini EÜAŞ’a en düşük fiyatla satma taahhüdüyle yarışacaklar. Pazarlık usulü, başlangıç satış fiyatından eksiltme yapılmak suretiyle uygulanacak ve ihale komisyonu tarafından gerekli görüldüğü takdirde ihale, pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile yapılacak açık eksiltme suretiyle sonuçlandırılacak
Eskişehir Alpu ve Tepebaşı kömür sahalarının santral kurma şartıyla ve işletme hakkının devri yoluyla özelleştirilmesi ihalesine ön yeterlilik için son başvuru tarihi 26 Ocak 2018 olarak belirlendi.
Kömür yatakları işlenecek, 1080 MWe kapasiteli termik santral yapılacak, kömür burda değerlendirilecek, elektrik üretilecek, satılacak, hazine satınalma garantisi verilecek. Özelleştirme idaresinde yapılacak açık ihalede en düşük 5-6 ABD cent civarında satış fiyatı bekleniyor.
Eskişehir Alpu Tepebaşı Kömür Sahası işletme hakkı devri ihalesinin geçici teminatı 25 milyon TL olarak belirlendi.
EÜAŞ’ın geliştirdiği ön yatırım projesine göre yaklaşık 1.8 milyar ABD Dolar tahmini bedelli proje kapsamında 1.125 hektarlık üretim alanının yaklaşık 116,8 hektarlık kısmında santral sahası, yaklaşık 30 hektarlık kısmında ise kömür stok sahası tesis edilmesi ve işletilmesi planlanıyor. Toplam kurulu gücü 3 X 360 MWe, ısıl gücü ise 900 X 3 MWt olarak öngörülen Alpu Termik Enerji Santrali’nde ana yakıt olarak yılda yaklaşık 6.3 milyon ton yerli kömür (linyit) yakılacak. Santral işletmeye geçtiğinde yılda 1.6 milyon ton taban külü ve uçucu kül ile 350 bin ton alçıtaşı olmak üzere toplam 1 milyon 950 bin ton atık oluşacak. Santrale sadece 1.787 hektarlık alan kaplayan B sektör sahasından kömür sağlanacak. B sektör sahasında belirlenen A3/4 ve C damarlarının tam mekanize bir sistemle üretilmesi durumunda toplam kaynağın yüzde 52’si oranında değere karşılık gelen 296 milyon tonluk bir tüvenan rezervi hesaplandı.
Türkiye'de düşük kalorifik değerde yerli kömürü yakan, tasarımı kendini uzun işletmede ispatlamış, güvenilir santraller yok mu? Var, sayalım.
Soma-B #5-6, Seyitömer #4, Kangal #3, Afşin-B.

Hepsi yerli kömür yakmada çok iyi, hepsi kendilerini 20-30 yıl uzun işletmede ispatladılar.
Yerli kömür yakma sorununu çözdüler, başka eksikleri olabilir.
Kurum üfleyiciler (sootblowers) yetersiz ise, sayılarını çoğaltırsınız.
Baca gazında Toz tutma filtreleri yetersiz, küçük ise daha büyüğünü koyarsınız.
Bacagazı kükürtsüzleştirme yoksa, FGD (flue gas desulphurisation) eklersiniz.
Baca gazında NOx istenen limitlerin üstünde ise, Low-NOx burner/ yakıcı kullanırsınız, yetmiyorsa SCR (selective catalytic reactor) tasarımını yaparsınız.
Yerli kömür üstüne yatırım yapan yatırımcılar, çoğu Uzak Doğulu firmalardan satın aldıkları, Çin- Kore- UzakDoğu tasarımı, yatırımlarının sonuçlarını, konferanslarda panellerde sergilerde bugüne kadar bize anlatmadılar. Başarı hikayeleri ortada yok. Yüksek randıman, yüksek verimlilik, yüksek emreamadelik bilgileri yok. Sızan haberler hiç iyi değil. Bir proje gercekleştirildikten sonra, o proje sonuçları herkesle paylaşılır. Bu hem kabul edilebilir şirket reklamıdır. Hepimiz okur, tebrik ederiz, ayrıca onların tecrübelerini paylaşırız. Son 10-yılda yapılan CFB (circulating fludized bed, dolaşımlı akışkan yatak) yerli kömür yatırımları hakkında ortada hiçbirşey yok.
Başka kömür yatırımları hakkında ise her yerde çok sayıda bilgiler, akademik ticari makaleler haberler, sunumlar, paylaşımlar mevcut. Yerli kömür yakan çoğu CFB teknolojisine sahip yeni santrallerde derin bir sessizlik var. Kimse birşey açıklamıyor, milyar ABD$ paralar yatırıldı. Ortada bir haber yok, bilgi yok, devamlı işletme erteleniyor, sonuçlar açıklanmıyor, bilgi verilmiyor. Benim yorumum şöyle;
Çok ıslak, %50-55 oranda su- nem- rutubet ihtiva eden yerli kömür ön ısıtma, nem alma, susuzlaştırma sistemleri olmadan çalıştırılamadı. Aşırı miktarda ilave yakıt -fueloil kullanmadan çalıştırılamıyor, yani ortada adı konamıyan saklanan bir çalışmama durumu var.
Yeni santralleri kömür besleme, kül- curuf atma sistemlerinde devamlı arıza var. Devamlı rehabilitasyon yapılıyor, bu sistemler komple yenileniyor. Toz tutma filtreleri, baca gazı kürlürtsüzleştirme istemleri düzgün çalımıyor, çoğu zaman devre dışı kalıyor, ancak santaller hala çalışmaya devam ediyor, çevreyi toza buluyor.
UzakDoğu firmaları rafta hazır (off the shelf) CFB tasarımlarını, her yakıta çözüm, her derde deva olarak, kendi exim bankalarının ucuz finans desteği ile bizim pazara soktular. Çok ucuz fiyatlarının etkisinde kalan yerli yatırımcıyı ikna ettiler. Uygulanan Çin- Kore -Uzak Doğu tasarımı CFB teknolojisi bizim yerli kömüre uygun değil. Bu yatırım kararını veren üst yönetim kararvericileri durumun farkındalar. Emekli olana kadar durumu oyalıyorlar, ses çıkarmıyorlar.
Bizce yerli kömüre uygun olan Afşin-B "indirect firing" önkurutmalı pülverize kömür yakma teknolojisidir. Bu teknolojiyi üreten, temel tasarımını yapan Alman firma iflas etti, piyasadan çekildi, ama tasarım duruyor, tasarımı yapanlar hala piyasada çalışıyor, projeyi gerçekleştiren Türk firmaları tasarım resimlerine sahipler. Benzer referansları olan daha başkaları da var. Eski inşaat + montaj taşaron konumlarından çıktılar, yeni lider mühendislik şirketleri haline geldiler. Yurtdışında çok sayıda büyük santral işleri aldılar. Termik santral kazanların tasarımın yenilenmesini bizim tecrübeli firmalar çok kolay yaparlar.
Çok gerekiyorsa orijinal tasarımı yapan yabancı tasarımcıları bünyenize katarsınız, daha önce bu projede çalışmış yerli firmadan ayrı ayrı 150 veya 350-MWe buhar kazanı teklifleri alırsınız. Adı geçen firmalar teknik- ticari yeterliğe sahipler. Yerli kömür ile uyumlu termik santral konusunu çok iyi biliyorlar. Ayrı ayrı teklif verebilirler. Yerli mühendislik, yerli müteahhitlik, yerli işçilik çalışır. Binlerce mühendis çalıştıran yabancı firmalar karşısında ezilmeyin, onlarda sizin bizim gibi insanlar, aynı eğitimleri alıyorlar, bizden farkları yok.
Eskişehir kentine 25 km kuş uçuşu mesafede yer alacak termik santral, eğer çevre ekipmanları yetersiz çalışırsa, düzgün ihale şartları altında yapılmazsa, finansörün ve/veya müteahhit firmanın keyfine kalır kontrolsüz yönetilirse Eskişehir kenti için felaket olur. 2-3 yıl sonra bırakıp gidecek UzakDoğulu bir firmanın eline kaderini bırakmış kontrolsüz bir proje yanlıştır. Bu projenin ana müteahhiti mutlaka denenmiş yetkin tecrübeli bir yerli firma olmalıdır.
Yurt dışında yaptığınız projelerde, geçici ve kesin kabulu yaptıktan sonra işi devreder çıkarsınız. Bırakır gidersiniz. Bundan sonrası mal sahibinin işletmecinin sorunudur. Ama yerli piyasada işiniz 30-sene devam eder, yerli müşterinizi (yatırımcıyı) yıllar boyu devamlı memnun etmek zorundasınız. Her problemi çözmek zorundasınız. Müşteri (Yatırımcı) memnun olmazsa bittiniz, tüm firmalara tüm piyasaya kendi projesindeki memnuniyetsizliği öyle anlatır ki, bir daha piyasadan iş alamazsınız. Müşteri ile devamlı yakın çalışmak sizi diri tutar, teknolojinizi ve tasarımınızı geliştirmenize yardımcı olur.

---

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.


Prinkipo, 07/Ekim/2017

-->

Wednesday, October 04, 2017

Ankara Operasında #LaTraviata


Yakın arkadaşlarımızla beraber 2-Ekim-2017 pazartesi akşamı saat 20:00'de Ankara operasında Guiseppe Verdi'nin "LaTraviata" operasını izlemeye gittik. Sezon yeni başlıyor. Premier sahnelenmeye gelmişiz. Geceden aklımda kalan Violetta karakterini oynayan Soprano Görkem Ezgi Yıldırım'ın müthiş ses ve sahne performansı oldu. Genç Soprano çok güzel, çok yetenekli, muhteşem güzel kusursuz yorumu var. Son perdede siyah saten çarşaflar üstünde siyah gecelikle ölürken oynadığı performans harika. Ancak kostümler hiç iyi değil. Kırmızı saç perukları yanlış, gözü okşamıyor. Uzun kumral doğal saçlar daha iyi giderdi. Üçüncü perdedeki kostümü hepten özensiz, kırmızı peruk saç ise hiç iyi değil.

Diğer başrol karakterlerini seslendiren sanatçılar, Emrah Sözer (Alfredo), Giorgio Germont (Eralp Kıyıcı), ve şef Naci Özgüç, başarılı performans gösterdiler.

Dekor konusunda ciddi itirazım var. Birinci perdede kullanılan dev kitap sahneyi daraltmış, koro çok sıkışık alanda yer alıyor. Solda üç yüksek kolon, ve yüksek merdiven ortalığı daha sıkıştırmış. İkinci perdede yanlamasına uzun masa yine tatsız bir engel, üçüncü perdede kullanılan dev iskambil kağıtları, son perdedeki tabut- yatak ortalığı oynanmaz hale getiriyor. Ankara operasının sahnesi geniştir, rahat oyun sergilenir. Dekor bu kadar büyük, abartılı, rahatsız, engelleyici yapılır mı? Yönetmen nasıl ve neden bu anlamsız gereksiz büyük dekora izin verdi?

Koro ve balerinler çok dar bir alanda oynadılar dans ettiler, parter seyircisi birşey göremedi. Tüm dekoru kaldırsak, basit masa, yatak kullansak eser değerinden hiçbir şey kaybetmez. Bu kadar ağır büyük geniş dekorla opera oynamak doğru değil. Sahneyi hafifletmek, dekorları azaltmak lazım. Violetta ve diğer kadın karakterler için daha güzel kostümler tasarlamak lazım. Koro, kadınlar dekolte, erkekler simokin siyah gece elbiseleri içinde her zamanki kusursuz seslendirmeyi yaptı, ancak ağır dekorun daralttığı sahnede görünmek pek kolay olmadı.

Roma Operasında, ünlü İtalyan asıllı ABD'li Sinema kadın yönetmeni Sophia Coppola'nın bu yıl sahneye koyduğu LaTraviata operasının kostümlerini dünyaca meşhur İtalyan modacı Valentino tasarladı. Valentino moda evi bu çalışmadan para almadı. Ama medyada kendisi için yapılan olumlu yayınlar çok büyük reklam değerine ulaştı. Sahnelemede muhteşem gece elbiseleri kullanıldı. Bence Ankara Operasındaki sahnelemede ünlü İstanbul modacılarının yardımı istenmeliydi. Yardım istendiğinde modacılar mutlaka cevap verirlerdi.

LaTraviata denince aklıma hep Rusya (Ufa) doğumlu lirik soprano "Elvira Fatykova" geliyor. Bir süre önce Ankara operasında Violetta karakterini canlandırmıştı. Aspendos festivalinde çok kez sahne almıştı. Şimdi Avustralya Sydney operasında devamlı kadroda başrol oynuyor.

LaTraviata 9-16 Ekim, 11-20 Kasım, 04-25 Aralık, 22 Ocak geceleri Ankara Opera sahnesinde tekrar yer alacak. Biletler internetten alınabiliyor. (dobgm.gov.tr) Ancak artık parter biletlerinde indirim yok, bilet iade yok.

***

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.
Ankara, 4 Ekim 2017

Bu makale "Odtü'lüler Bülteni" aylık kağıt basılı dergi için yazılmıştır.