Değerli
Okurlarım,
"Ekonomi"
hocalarımızın hoşgörülerine sığınarak, bu hafta uzmanlık
konum olmayan bir durumu sizlere yorumlamak istiyorum. Yunanistan'ın
Avrupa Birliğinden çıkış stratejisi (Grexit) öyle önemli ki,
benim gibi çoğunlukla "enerji" konularında yazan bir
kişi bile olaya sessiz kalamıyor.
Yunanistan'da
parasal işler bugünlerde daha farklı duruma girdi. Yunanistan'da
bankalar kapalı, yurtiçinden alınmış kredi kartları çalışmıyor.
Atm kart kullanmayan ve maaşlarını banka içinden bankodan alan
yaşlılar perişan oldular. Atm makinaları kişibaşına günlük
sadece 60 Euro veriyorlar. Yunanistan ile Avrupa topluluğu borç
yapılandırma görüşmeleri çıkmaza girdi. Yunanistan'ın toplam
borcu 323 milyar Euro civarında, Yunanistan'ın bu hafta bir şekilde
alacaklı Avrupa kurumlarına ilk taksit 1.6 milyar Euro geri ödemesi
gerekiyordu, Yunan Maliye Bakanı bu ödemeyi yapmayacaklarını
günler öncesi ilan etti. Bu para ya bir şekilde ödenecek, veya
Yunanistan Avrupa birliğinden çıkacak, kendi para birimine
dönecek. Bir anda "Euro" para birimini bırakmak çok zor,
pek olacak iş gibi görünmüyor.
Yeni
seçilmiş kravatsız başbakan Alexis Tsipras, yeni bir politik
insiyatif göstermek yerine, konuyu halka yani referanduma götürmeye
karar verdi. Referandum haftasonunda 5-Temmuz pazar günü yapılacak.
Oy pusulasında "hayır" kutucuğu yukarda, yani Avrupa
birliği ile anlaşmaya "hayır", Tsipras ta "hayır"
diyor,
Motosikletli,
korumasız gezen, maliye bakanı sert delikanlı Yanis Varoufakis
sadece gülümsüyor, "Borcu finansörlerle paylaşalım,
yeniden yapılandıralım, faiz koymadan azar azar ödeyelim",
diyor. Bunu da kimse kabul etmiyor, adamın İngiltere Essex
Üniversitesinden Ph.D. diploması var, ekonomi ve özellikle "oyun
kuramı" üstüne çalışmış. ABD'de üniversitede ekonomi
dersi vermiş. 11-sene Avustralya'da kalmış, Sydney
üniversitesinde ders vermiş, ayrıca Avustralya pasaportu var.
Sessiz sedasız akademik makaleler, ekonomi üstüne kitaplar yazar
ve okulda ders verirken, birden Tsipras'ın davetiyle kendini Maliye
bakanı olarak bulmuş. Söylediklerinin ciddi akademik değeri var.
Avrupa birliği ekonomik işleyişine ciddi mantıklı eleştrileri
var.
Çünkü
Avrupa Birliği sadece büyük üyelere, en çok ta Almanya'ya
yarıyor, en gelişmiş ülkeyi daha çok ve daha kolay mal ihraç
eder hale getiriyor, onu daha zengin ediyor, diğer üye ülkeleri
ona bağımlı yapıyor, onları borca bağımlı yapıyor. Bankalar
borçlu ülkelere açtıkları fonlarla onları hiç durmadan daha
çok borçlandırmaya itiyorlar, bunun için kontrol dışı işlemler
uyguluyorlar. Bilançolarda, bütçe rakamlarında makyaj yapıyorlar,
gerçekleri saklıyorlar.
Yunanistan,
kontrolsüz aşırı harcamalar yaptı, piyasa değerlerinden çok
daha pahalı fiyatlara otoyollar, alt yapı harcamaları yaptı,
büyük yolsuzluklar yaşadı. Ancak bu müflis duruma sadece kendi
isteği ile düşmedi, finansörler de yardım etti.
Yunanistan'ı,
belki de yakında diğer güney Avrupa ülkeleri takip edecek,
İtalya, İspanya, Portekiz, İrlanda. Yunanistan'ın borcu büyük
oranda kamu kurumları borcu. İyiki biz AB dışındayız. Bizim 400
milyar ABD doları dış borcumuz özel sektör borcu. Özel sektör
para kazanacak borcunu ödeyecek, bizde borcu ödeyememe- yani
temerrüd durumuna düşecek olan kamu kurumları değil, özel
sektör şirketleri. Borcu ödeyemezlerse, veya borcu döndüremezlerse
iflas ederler, satılırlar, yeni sahipleri alır, sistemi yeniden
düzenler, çalıştırırlar.
Özelleştirme
sonrası borçlanıp kamu mülklerini, enerji santrallerini satın
alanlar bu durumdalar. Büyük yap-işlet proje ihalelerini alanlar
da, bu gurupta borçlananlar oluyor. Bunların borç geri ödeme-
veya ödeyememe- riski yüksek. Ekonomik ortamın düzelmesi, savaş
ortamı olmaması, toplumsal barışın sağlanması, ekonominin bir
an önce düze çıkması lazım. Bizim tarafta, "Yunanistan'ın
bu ilk ödemesini biz ödeyelim", diyenler var, biz bu muhabbete
neden karışıyoruz, anlamadım. Uluslararası ilişkiler
ahbap-çavuş yürümez, karşılıklı çıkarlar üstünden yürür.
Yunanistan
borçlarına taraf olmak ile, Suriye kuzeyine asker göndermek, biraz
benzer şeyler, her ikisi de dipsiz kuyu, her ikisi de kara delik,
dönüşü yok, sonu belirsiz, ümitsiz girişimler, Allah akıl
fikir versin. Savaşa girmek kolay, çıkmak zor. Bir yeni
oluşuma/yere girerken, ordan nasıl çıkacağımızı da baştan
öngörebilmemiz lazım. Çıkış öngörüsü- exit strategy-
yapabilmek lazım. ABD, Irak'a girdi, sonra nasıl çıkacağını
bilemedi. Afganistan'dan hala çıkamadı.
Yunanistan'daki
durumlar Türkiye'de de olabilir mi? Biraz nakit çekip evde
saklamalı, kasaya koymalı, diyenler var. Bu düşünce kabul
görürse bizim kırılgan bankacılık sistemimiz çok çok
etkilenebilir. Bir an önce hükümeti kurup, piyasalara ferahlık
getirmek şart, piyasaların önlerini- geleceği görmeleri lazım.
Savaş rüzgarları ve erken seçim beklentileri kısa zamanda
piyasaları öngörülmez yapabilir. Bu hafta değerli hocalarımın
köşelerinde Yunanistan yorumlarını dört gözle bekliyorum.
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
2015-07-05
Ankara