Pages

Tuesday, January 11, 2011

Bilkent YeniYIL konseri ve Yenilenebilir Enerji Kanunu



Değerli Arkadaslarım
30 Aralık Cuma akşamı ailecek Bilkent Senfoni'de Yeni YIL konserinde idik. Bilkent senfoni orkestrasına hayranım, muhteşem bir makina, kusursuz bir birliktelik, harika bir ortam, benzeri dünyada az bulunur bir performans.
Yazılı program tüm Çaykovski idi, başta Koreli bir piyanist 1. piyano koncertosunu çaldı- bana kalırsa çalamadı. Bu konçertoda piyano orkestrayı ezer, tersine  oldu ve kusursuz çalan Bilkent senfoni orkestrasi solisti ezdi, halbuki solist belkide 10 senedir günde belki 12 saat piyano çalışıyor, parmakları piyano çalmaktan genetik değişime uğramış, ama olmadı,  benim bile farkettiğim bir farklılık yaşandı,
ikinci bölümde orkestra sahne çukuruna indi, sahne bir balerin çifte kaldı, Yine olmadı, senfoni mükemmel, balerin çift mükemmel ama sahne bale için uygun değil,  senfoni sahnesinde bale olmuyor, ışık uymuyor, hiçbirşey uymuyor, opera opera sahnesinde, bale yine opera/bale sahnesinde sahne almalı.
Arkasından  orkestra üyesi bir Japon tuba sanatçısı komiklik yapmak/ izleyiciyi eğlendirmek   veya balerinlerin elbise değişimine zaman kazandırmak için sahne aldı. Belki Japonya da herkesi güldüren hareketler/ danslar/ diyaloglar bizde soğuk karşılandı,
Tekrar ara verdik. Arada fuayede üflemeli çalgılar gurubundan jazz dinledik, sıcak şarap servisi yapıldı. Orkestra üçüncü ve son bölümde bir Çaykovski müziği ile devam etti, ve geleneksel Strauss yeni yıl valsleri ile konseri bitirdi. Konserin sonunda kırmızı elbiseli muhteşem yetenekli balerin (AyşemSunal) orkestra şefinden (IşınMetin) yönetimi aldı ve son Strauss valsini yönetti, çok hoştu, balerin bir orkestra şefi. Uzun zaman bundan bahsedilecek eminim,
Bilkent senfoni yeni yıl konseri bana yenilenebilir enerji kanunu yönetimini hatırlattı. Japonya komik olan burda komik olmayabilir, Kore-  Japonya- Almanya- Amerika- Uganda icin geçerli olan kurallar uygulamalar buraya uygun olmayabilir,  10 yıl günde 12 saat piyano çalarsınız ama Çaykovskinin piyano konçertosunda, kusursuz çalan bir senfoni orkestrası altında ezilirsiniz, öte yandan mükemmel eğitimli bir balerin (AyşemSunal) orkestrayı çok kısa bir süre çok güzel yönetip uzun süre kendinden bahsettirebilir,
Yeni yenilenebilir enerjiler kanunu üstünde iyi çalışmamız lazım - diye düşünüyorum
Kanun TBMM'de bir önceki Enerji Komisyonu başkanının önderliğini yürüttüğü gurup tarafından yürürlüğe kondu ve müzakerelerde iktidar üyelerinin bir kısmı ile hemen hemen tüm  muhalefet leyhte çalıştı- Hükümet azınlıkta kaldı, sonuç şimdi önümüzde,
İş sadece hükümete kalsaydı, herhalde  sonuçlanmazdı, belkide kaduk kalırdı. Hükümete de hak vermiyor değilim, teşviklerin kötuye kullanılmasından ve aşırı bütçe yükünden, gereksiz  riskten korkuyor, haklı ,  çünkü bizde her türlü teşvik itina ile suistimal edilir,
İhracatı teşvik ederiz, hayali ihracat çıkar, termik santral yapılsın diye kolaylaştırma yaparız, hoyrat yatırımcı orman arazisinin istimlakini ister,  yöre halkı ayağa kalkar. Kombine çevrim yapsın diye ÇED raporu işlemleri kolaylaştırılır, yine hoyrat yatırımcı  insanların içme suyunu santral soğutma suyu olarak kullanır. 
Yeni YEK kanununa göre bakanlık onayı ile orman arazisine, SİT alanlarına, tabiat parklarına GES, RES, HES kurulabilecek, ormanların talanı devam ediyor, ortada orman kalmayacak, her taraf dümdüz olacak.
Şimdi yenilenebilir enerjiye teşvik, daha yüksek satınalma garantisi veriyoruz, bu teşvik öncelikle ekipman ithalatçılarına yarayacak, ortalık ucuz kalitesiz, yedeksiz, bakım anlaşması olmayan ithal mal ile dolacak, EPDK denetim işlerini özel denetim firmalarına aktaracakmış, peki bu nasıl olacak? denetleyiciyi kim denetleyecek? Ahbap/ çavuş ilişkiler nasıl önlenecek?? Bu kadar personel aldılar, kocaman bina aldılar, şimdi sorarlar işin altından kendileri kalkamadılar mı?, yoksa yakında EPDK özelleşiyormu??
Öte yandan yerli imalat teşviği piyangodan son dakikada çıktı, nasıl uygulanacak bilemiyoruz, ya çıkacak yönetmeliklerle bürokratik işlemlere boğulur kullanılamaz olur, ya da çok kolaylaştırılır yine kötüye kullanılır. Ayrıca 5 yıl içinde kim Turbin/generatör fabrikası kuracak, piyasanın güvenini kazanacak, iş alacak, imalat yapacak, yerinde kuracak, işletecek ve yerli üretim teşviği alacak, olacak şey değil, Ancak belki yabancı firmaların montaj fabrikaları kurulur, kısmi üretim yapılır, 
Yerli kömür termik santrali yerli imalatına teşvik yok, sadece belediye/ şehir çöpleri biomass santrallerine var, o da şu anda yabancı ekipman bağımlısı, çöpten gaz üretip kombine çevrimde yakıyorlar, yerli imalat yok. Öte yandan müteahhitlerimiz yurtdışında amelelik yaparak en basit insangücünü pazarlayarak rekorlar kırıyorlar, yatırımın ana müteahhitliği yine yabancılara gidiyor, işin karını onlar alıyor. İç piyasada ise uygulanabilir yerli imalat teşviği yok, yenilenebilir enerji kanunun yerli üretimi teşvik maddelerinin iyi incelenmesi gerektiği düşüncesindeyim
Bir yatırım eğer yerli istihdam yaratmıyorsa hiç bir önemi yoktur, "Almanya'da böyle Amerika'da şöyle, Uganda'da bile böyle", diye bana örnek göstermeyin, onların şartları ile bizimkiler elma armut gibi farklı.  Bir yenilenebilir enerji santrali azami yerli imalatla yapılmış olmalı, teşvikler eğer verilecekse yerli kömür santralleri için de verilmeli, aslında normal enerji yatırımları için geçerli standart genel vergi indirimleri dışında hiçbir teşvik verilmemeli. 
İşte buraya yazıyorum, üç gün sonra yerli tesvik maddeleri suistimal ediliyor, yolsuzluk var, diye haberler çıkarsa, hiç şaşmayın. Yeni yılınız kutlu olsun, Selamlar saygılar
--
Haluk Direskeneli
via GoogleTranslation

Monday, January 10, 2011

Bu çelik bu yükü taşırmı?? Alpullu 1973


Fotoğraf. Soma-B Termik Santrali taşıyıcı çelik konstrüksiyonu.

Değerli Okurlarım,

1973'te ODTÜ Makina Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Trakya'da Alpullu Şeker Fabrikasında işletme mühendisi olarak çalışmaya başladım.

Yaz döneminde hiç durmadan revizyon yaptık, motorlar/ pompalar sökülüyor temizlenip yerlerine takılıyor, rulmanlar, paslanmış/ aşınmış ekipmanlar, elektronik kontrol ekipmanları temizleniyor, onarılıyor, yenileniyor.


O sırada fabrikanın şeker pancarı besleme kanalı pancar besleme kapasitesine yetmemiş, yeni bir pancar yıkama ve pancar sevk kanalı çelik konstrüksiyonu yapılıyor.
Başında Ham-Fabrikanın ustabaşı, emekliliğine az kalmış Alpullu PancarKöy’den 60 yaşlarında Mehmet (Bedirli) Usta var. Stok sahasından çelik profil beğeniyor, çelik konstrüksiyon kanal taşıma ayakları yapıyor, hummalı bir çalışma var.
Malzeme mukavemeti dersi kafamda yeni, son sınıfta en iyi notu almışım, oturdum kullanılan taşıyıcı profillerin flambaj hesabını yaptım.


Mehmet Usta epey güçlü çelik konstrüksiyon (yapı) çatmış. Bir sabah hesapları gösterdim, daha küçük ebatlı profillerle aynı açıklığı/ mesafeyi geçebileceğini söyledim.
Mehmet Ustam beni dinledi, dinledi, sonra hesaplara baktı, baktı, "Mühendis bey, hesapların iyi hoş, ancak çelik konstrüksiyonun benim gözümde de sağlam olması lazım, benim gözüme de uygun gelmesi lazım, beni ikna etmesi lazım, bana güven vermesi lazım " dedi.
Anlamadım ve anlayabileceğim şekilde tekrar anlatmasını istedim, "Mühendis bey, bir ağırlık görürsün, bir yük görürsün, bir açıklık görürsün, bakarsın çelikçi/ tasarımcı ne profil kullanmış, kafana yazarsın, başka bir yerde benzer ağırlığı, benzer yükü, benzer açıklığı görürsün, kafana yazdığın bir önceki profil ile uymaz" dedi.
Hesabı tekrar kontrol ettim, yorulma (fatique) faktörlerini unutmuşum, onları ekleyince hesapta çıkan profiller Mehmet Ustanın tecrübe ile seçtiklerine yakın oldu.
Elinizde veri/ bilgi varsa oturur hesap yaparsınız, bilgi yoksa eski tecrübelerinize/ görgünüze / mesleki hislerinize güvenirsiniz. Bu kuram ders kitaplarına girmiştir.
Bunca yıl termik santrallerde inanılmaz boyutlarda yük, ağırlık, hacim gördüm, askıya alınmış, çok geniş açıklıklar ve büyük taşıyıcı ayaklar profiller gördüm.
Aklıma hep 1973'te Mehmet Ustamın bana söyledikleri geliyor.


Uzakdoğu’dan gelen/ alınan termik santrallerin çelik konstrüksiyonlarına bakıyorum, bu yükü soğuk iken bu çelik belki taşır, ama içinde kömür varken, ve o kömür yanarken, bizim tabirle sıcak yük altında yanma yapılırken, bu çelik konstrüksiyon nasıl taşır? Taşır mı? Ne kadar taşır?
Şantiyenin proje kontrol mühendisine soruyorsun, "Bu yapı/ çelik zayıf görünüyor, güven vermiyor, kontrol ettiniz mi, kendiniz hesap yaptınız mı?"- Cevap veriyor "Ana müteahhit garanti verdi, benim kontrol etmeme gerek yok". Neye neden güveniyorsun? Bu kadar bağımlılık dünyanın neresinde görülmüş? Bu kadar teslimiyet doğru değil, hepimiz aynı mukavemet dersi okuyoruz.


Bu yeni çelik konstrüksiyonlar bana hiç güvenilir gelmiyor. Elimde veri/ bilgi yok, detaylı bilgi şantiye kontrol mühendisinde var mı? Hesap yaptılar mı? Kontrol ettiler mi?  Gördüklerim bana güven vermiyor,
Uzakdoğu firmasının tek amacı var. Ucuz olmak, kimsenin veremeyeceği en ucuz fiyatı vermek. İşletmenin ömrü önemli değil, yedekler (redundancy) önemli değil, sadece ucuzluk önemli, yatırımcı en ucuz malı istiyor, konuyu bilmeyen finansmancı da bu yatırıma finans veriyor, nasıl veriyor? Nasıl hesapladılar? Bilemiyorum. Haftaya tekrar görüşmek dileğiyle. En derin saygılarımla.
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

2012-10-01